Bela Ağaçkakan

66 11 0
                                    

"Sakin ol be kızım! Yaptığın tamamen saçmalıktı işte be! Yani onun zaten Kedicik'in etkisi altında olduğunu bilmeme rağmen... Evet, Kedicik yüzündendi işte! Büyü yaptığı için öyle oldu. Yoksa Gölge böyle biri değil ki! Yani olmamalı! Değildir değil mi? Ufff! Değil işte! Ya da öyle mi? KAFAM NİYE BU KADAR DOLU BENİM YAAAA?"

Ağaca sırtımı verip yere çökeli belki de saatler olmuştu. Düşüncelerim beni ne yazık ki uzun bir süre rahat bırakmayınca çareyi onları kelimelere dökmekte bulmuştum. Hıçkırma eyleminiyse ortalama bir yarım saat kadar önce bırakmış olmalıydım, bundan pek de emin değildim açıkçası.

Gölge'den bana kalan tek şey bileğimdeki morluk... Ona ait her şeyi verebildim ama bileğimdeki morluğu veremedim işte! Arkadaş hayvan gibi sıkınca hâlâ geçemedi. Hayır, hayır! Onu hatırlamak istemiyorum. Unutmak istiyorum. Sonsuza dek unutmak... Ama o yapmadı ki! Kedicik yüzünden olmadı mı? Gölge aslında böyle değildi ki. Kendimi inandırabilmek için ki belki de kandırabilmek için sesli olarak dile getiriyorum. "O öyle biri değil! O öyle biri değil! O öyle biri..." Sözlerimi kesen şey ormanda yankılanan derin ve sinir bozucu bir kahkaha oluyor. Artık kim olduğunu belirtmeme gerek olduğunu sanmıyorum. Herkes kendi malını biliyor sonuçta!

"Cidden mi Prenses? Dur, dur! Gülmekten konuşamıyorum!" Kahkahası daha da uzarken göz deviriyorum. Niye tüm gereksizler beni bulur ki? Onunla muhattap olduğum için kendime acımakla meşgul olduğum bir sıra o gereksizliğine kaldığı yerden devam ediyor. "Ya sen ne kadar saf ve aptalsın! Gölge'nin en başından beri seni kullandığını anlayamayacak kadar aptal! Ona güvenecek kadar da saf! Kızım sen iyi değilsin bence. Büyüymüş... Dur ya! Yine gülesim geldi! Öyle biri değilmişmişmiş! Ne oldu Gezgin? Gidip de kalbini imkansıza mı kaptırdın? Aşık olduysan durum vahim be Prenses! Gölge hiç senlik biri değil. Ben sana şimdiden vazgeç derim. Sonra çoook üzülürsün benden söylemesi!"

Ayağa kalkıp sırtımı ağaçtan çekip ilerlerken dişlerime yoğun bir baskı uyguluyorum. Asıl aptal olan o! Aşkmış(!) kırılmayı aşk sanan ilk kişi bu salak olmalı! "Sana soran olmadı!" Bu sert çıkışıma karşılık uzun bir ıslık alıyorum. "Üffff! Kızımız sinirlendi. Ne de olsa aşık olduğa kişiye laf atmış sayıldım. Ayy, aşkına da hiç toz kondurmazmış! Yazık be sana! Şu hayattaki en gereksiz hisse sahipsin. Kalbin bir başkası için atıyor. Senin için değil!" Ya abi bu adam niye bu kadar gıcık? Evet, kesinlikle Gölge'den daha gıcık! "BEN AŞIK FALAN DEĞİLİM!"

Onun kahkahası şu hayatta duymak istediğim şeyler listesinde niye son sırada ya? Sinirimden bulunduğum yerde zıplıyorum. Onun kahkahası ise iyice şiddetlenmeye başlıyor. "Kızım sen var ya... Ahhh! Gülmekten karnıma ağrılar girdi. Çok komik ve tatlısın cidden! Gölge'nin sana neden asıldığını anlamak zor değil! Sırf gülmek isteyen birisi bile senle takılabilir. Ve kendimi şu an çok şanslı hissetim çünkü benle bir ömür geçireceksin güzelim!"

Yok, yok! Ben bu adamı kesin parçalayacağım! Ya bildiğin benle dalga geçiyor bu! DELİRİYORUM YA! "Ya bir defol git! Sinirlerim alt üst zaten!" Kısa bir gülme sesinin ardından tekrar bu gıcığın sesini duyuyorum. "Karşıma gelince de böyle konuşursun artık Prenses! Tabi korkudan bir köşeye sinmezsen... O değil de şimdi sana kızmam, kükremem falan gerekiyor da yapamıyorum ki! Beni epey güldürdüğün için bu seferlik saygısızlıklarını göz ardı ediyorum aşık Prenses!"

"AŞIK FALAN DEĞİLİM BEN! Ya kaç kere söyleyeceğim sana! Ben a-şık de-ği-lim! Değilim, değilim, değilim! DEĞİLİM! Değilim, bana ne? Değilim, değilim, değilim, değilim, değilim..." Ben defalarca bunu kah sesimi kısıp kah da yükselterek tekrarlarken onun güler gibi olduğunu duyuyorum. Bugün ne çok güldü bu ya! Ufff! "Gerçekten ufacık bir çocuk gibisin! Seninle biraz daha uğraşıp gülmeyi çok isterdim inan ki ama yapmam gereken işlerim var! Şimdilik görüşürüz."

"Mümkünse hiç görüşmeyelim! Gıcık bu ya!" Dediklerime artık bir cevap alamayacağımı fark etmemle ona olan öfkemi es geçmeye çalışarak ormanda amaçsızca turlamaya başlıyorum. Düşüncelerim zamanın hızlı akmasını sağlıyor sanki.

Sanırım sonunda sakinleştim. Hem Gölge'ye olan kırgınlığım hem de İntikam Prensi'ne olan sinirim yavaş yavaş diniyor. Yine de tam anlamıyla gitmeyeceğini ben de biliyorum. Gölge'ye yine kırgın olacağım, İntikam Prensi'ne yine gıcık kapacağım. Normal olan da bu zaten. Duygu yoğunluğu azalır belki ama yaralıysan tam olarak gitmez. Maalesef böyle bir durum var işte!

Tık, tık, tık diye hızlı bir ritim duymamla duruyorum. Kafamı havaya kaldırıp sesin kaynağına bakınıyorum. İşte orada! Bir ağaçkakan! Hızlı hızlı gagasını ağaca vuruyor. Duruyor ve sonra yine vurmaya başlıyor. Gülerek başımı iki yana sallıyorum ve ilerlemeye devam ediyorum. Bir süre sonra o ağaçkakanı yine görüyorum. Tam karşımda!

Ne ara karşıma geldiğini düşünsem de bir cevap bulamıyorum. Bu ağaçkakan... Bana çok dik bakıyor! Öldürecekmiş gibi! Ben yavaş yavaş gerilerken o ise üstüme üstüme uçuyor. Kahretsin, kaçmak için çok mu geç? Ya gözümü falan oyarsa?

Kafamı gagalamaya başlamasıyla bir çığlık kopartarak kaçmaya başlıyorum. Kafamı durmadan gagalayan bu cani yaratıktan kurtulmaya uğraşıyorum. "Git, bırak beni! Ya gitsene ya! Ahhhh! Acıtıyorsun!" Tüm hızımla koşarken ondan kurtulmaya çalışıyorum ama o peşimden gelip kafamı gagalamaya devam ediyor işte! Kafam acıyor lan! Gitsene sen!

Bir ağaca toslamamla koşuşum son buluyor ve yere yapışıyorum. Her yerim... Ahhh! Her yerim kırıldı bence! Tabi gözüm kapalı koşarsam olacağı buydu. Kafamı ovalayarak kaldırırken homurdanmaya başlıyorum. "Tüm gıcıklar beni mi bulur lan? Herkesin inadı bir bana mı?" Gözlerimi açıp bulunduğum ortamı süzüyorum. Değişen pek bir şey yok. Yine ormandayım. Sadece... İlerideki sarmaşıklar hareket mi ediyor ne? Tedbirli ve temkinli adımlarla ilerken elime yerden bir sopa alıyorum. Daha doğrusu yamru yumru bir odun parçası ama o da iş görür herhalde!

Ağaçkakanın hangi ara beni bırakıp gittiğini umursamıyorum. Şu an sadece ben ve o varız! Artık o kimse? Çalılıkların arasından başımı uzatarak 'o'na bakıyorum. Gördüğüm şeye ne tepki vereceğimi bile kestiremiyorum. Bu... Açıkçası çok tuhaf!

Kaf Dağının da ÖtesindenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin