seni, sensiz.

9.1K 267 48
                                    

Kasım.

Sevgisizliğin hissettirdiği bir hüzün vardı içinde. Hem saklamak istediği hem de bundan gocunmayan bir yanı vardı. Duygularını çok iyi kontrol edebiliyor, içindeki hissin zıttını yansıtabiliyordu. Bunu ona kıymetini bilmeyen birisi öğretmişti.

Öfkeliydi. Sebebini bazen kendi bile bilmiyor, etrafta bıraktığı enkazdan pişman olmayışı onu da ürkütüyordu. Kızgın olduğu çok şey vardı. Kırgınlığını bununla örtüyordu gerçi sorsanız bunu her zaman inkar ederdi.

*

Okul çıkışında arkadaş grubunu beklerken sigarası bitmeye yakındı, kısık gözlerle etrafına bakıyordu. İnsanlarla göz teması kurmaz, mecbur kalmadığında muhabbet etmezdi. Bu daha çok, içinden gelmiyor değil de cümlelerini toparlayamadığındandı.

Biten sigarasını yere atıp ayağıyla ezerken telefonuna mesaj bildirimi geldi. Saçlarını eliyle dağıtırken okuldan çıkan arkadaşlarına ilişti gözleri. Mesaj bildirimine bakmaya eli gitmedi, muhtemelen ağabeyiydi.

"Hadi oğlum, nerede kaldınız lan?" diye sordu ağır ağır gelen arkadaşlarına bakarak.

"Sorma, neyse ki yırttık bu defa." Dedi içlerinden biri. Sabah yaşanan bir tartışmadan dolayı müdür yardımcısı yanına çağırmıştı. Ama tartışmayı başlatanın onlar değil de karşı taraf olduğunu anlayınca göndermişti.

Kasım kafasını aşağı yukarı salladı.

"Ben de uzun zamandır bu anı bekliyordu diye göndermez diyordum." Deyip güldü. Çocuklar da gülerken bir yandan da eve yürüyorlardı.

"Zaten suç bizde değildi ki,” dedi bu sefer Kenan, cebindeki sigarasına uzandığında. “Ama ben de şaşırdım bizi dinlediğine, ne yalan söyleyeyim."

"Bunun geçen hafta arabasının lastiği patlamış, kesin bizden biliyor." dedi müdürden bahsederken, “Tırstı galiba, artık ceza kesmiyor bize. Yapan kimse bulup eline sağlık diyesim var." Diğer çocuklar da kahkahasına ortak olurken Kenan cebinden paketi çıkarıp aldığı sigarayı ağzına götürdü, bir yandan da çantasının gözünden çakmağı aldı.

Kenan aralarında belki de en alaycı adamdı. Her zaman konuşmaz ama konuştuğunda da herkesi güldürürdü. Kasım'la bu sene tanışmışlardı, her ne kadar yeni olsa da aralarındaki bağ, aslında bir o kadar da kuvvetliydi. Kasım yaşadığı şeyleri daha çok onunla paylaşırdı.

Ekin ve Mete de grubun diğer isimleriydi. Onlarla dokuzuncu sınıfın başlarında tanışmıştı Kasım. Aralarına en geç katılan isim Kenan'dı.

Yol bitiminde ayrılırken, ertesi gün için sözleştiler ve herkes dağıldı.

Evin önüne geldiğinde anahtarı cebinden çıkarıp kapıyı açtı. Mesaja hâlâ bakmamıştı. Yol boyunca birkaç kere daha bildirim gelmişti ama duymazlıktan gelip devam etmişti yoluna. Kapı aralığına çantasını koyup telefonunu da cebinden çıkardı. Tanımadığı numaranın bildirimini görünce suratını ekşitti, kapıyı kapatıp içeri geçince gelen mesajı açtı.

054**: sen, öfkenin hesabını soranlardan olurum sandın.

054**: ama ben sadece nedenini merak ettim.

054**: onca kavga, onca gürültüden sonra, hep seni suçladık sandın.

054**:  ben sadece yaralarını görmek istedim, geride kalanları görmek istedim.

054**: ama bilmesen de olur Kasım,

054**: zaten ben seni hep sensiz affettim. |16:07|

***

Merhaba, Kasım'a hoş geldiniz.
Biraz heyecan, biraz şefkat, bolca sevgi, bolca hüzün tatmaya hazır hissediyorsanız diğer bölümlere geçebilirsiniz.
Hikaye 2019 yılında yazıldı ve yayımlandı, dolayısıyla kalemimde eksiklikler veya hatalar olabilir, affola. Güncel kalemimi ve kurgularımı okumak isterseniz Payiz ve Bir Kanat Çırpınış'a bekliyorum.

Keyifli okumalar.🥀

kasım | textingWhere stories live. Discover now