fazla dağınığım*

3.3K 171 35
                                    

"Çıkıyor musun, bari bir şeyler atıştırsaydın Berkay?"

Genç kulağını tırmalayan ismini duyunca duraksayarak kadına baktı. Fakat annesi masayla ilgilendiği için bu bakışı fark etmedi.
"Yok, orada yerim bir şeyler."

Evin kapısını açıp dışarıya yöneldiği sırada tekrar seslendi.
"Berkay?"

Çocuk hiç ses etmeden ona baktı.

"Bana böyle davranmana katlanamıyorum."

"Nasıl davranıyormuşum?"

"Suratıma bakmıyorsun, baksan da sanki nefretle bakıyor gibisin. Sana bunları söylemekten bile çekiniyorum. Böyle bakma, lütfen."

Kasım annesinin sözlerini duyduğunda suratında bir mimik bile oynamamıştı.

"Konuşursam kalbini kırarım, anne. İzin ver çıkayım, zaten geç kalıyorum."

Kadın içine yayılan acıyı bastırmaya çalışıp tebessüm etti.
"Pekâlâ, oğlum. Hadi geç kalma."

Kasım evden çıktığında yüzleşmekten kaçan annesine kızıyordu içten içe. Aslında bu aradaki engellerin, görünmeyen savaşların sebebinin o olduğunu bilmesine rağmen, bunu kabul etmeyeceğini bildiği için yorucu olacağını biliyordu. Kasım, onunla geçmişi tartışmak şöyle dursun, kendi içinde yaşadığı acıyla tekrar yüzleşmeye bile yorgundu.

&

"Kardeşim, bu nasıl geç kalmak kardeşim?"

Okul bahçesinde Kasım'ı gören Kenan yanına doğru ilerledi.
"Üçüncü derse gireceğiz biz, daha yeni geliyorsun." dedi Ekin.

"N'apayım oğlum uçayım mı, geldik işte."

"Erken kalk?" Diye araya girdi Kardelen.
"O zaman uçmana gerek kalmaz."

Mete gülerek işaret etti Kardelen'i.
"Haklı."

"Neyse hadi geçelim sınıfa, daha müdürün yanına gideceğim."

Kardelen Kasım'ın yanına geçip biraz kısık sesle, "Yazdı mı bir daha?" diye sordu bir yandan merdivenleri çıkarken. Çocuklara bakıp sonra Kardelen'e döndü.

"Biliyorlar," dedi Kardelen. "Akşam bahsettim."

Şaşkınlığı yüzünden gitmese de anlatmaya devam etti Kasım.
"Yazdı, dün yanımdaydı hatta. Daha doğrusu arkamdaydı." Kardelen ona boş boş baktı.

"Ne?"

"Seni bıraktıktan sonra yanlış caddede olduğumu fark edip bir kaldırıma oturmuştum. Evlerinin olduğu caddeymiş orası."

Kardelen ve Kenan kendini tutamayıp güldüler.

"Kızın evini yanlışlıkla buluyorsan kendisini nasıl kolay bulursun Allah bilir." diye atıldı Kenan.

Buna Kasım da gülmüştü.

"Dönme dedi, bakma arkana. Zaten sesi kötü geliyordu ben de kendini daha kötü hissetmesin diye bakmak istemedim. Diğer adımı da biliyor, onunla seslendi ilk."

"Oha," dedi Mete. "Sağlam stolker galiba."

"Bilmiyorum ama kendimi ifşalanmış gibi hissettim lan. Ne bileyim, ne gerek var bu kadar aksiyona, her şeyini biliyorum yok seni senden iyi tanıyorum falan."

"Harbiden ben merak ettim kim olduğunu ha. Bu senin reddettiğin biri falan olmasın?"

Ekin bunu sorarken Kardelen suratını ekşitti.

Kasım da Kardelen'in tepkisine güldükten sonra, Ekin'e dönüp,
"Sanmıyorum, çünkü sesini ilk kez duydum. "

"Başka birini araya sokmuş olmasın?" Ekin'in ihtimali üzerine Kasım gülerek,
"Oğlum o kadar uğraşa değer miyim ben lan?" dedi.

Buna sadece kendi gülmüştü.

Sınıfa girdiklerinde Kasım içeri kısa bir bakış attı. İstediği kadar inkar etsin, yine de merak ediyordu. Sınıf arkadaşlarının çoğunu biliyordu ve bunu yapacağını düşündüğü kimse yoktu. Ekin'in söylediği şeyi, yani başka birini araya sokma düşüncesi pek mantıklı gelmiyordu kulağa. Hepsini bir kenara bıraksak, Ayça'yı öyle herkes bilmezdi. Bilenler de Kasım'ın olduğu yerde ağızlarını açmazlardı.

"Kardo?"

"Efendim?"

"Kız nasıl biri gibi duruyordu?" Arkasını dönen Kardelen Mete'nin sorduğu soruya göz devirdi.

"Sadece arkadan gördüm Mete. Yani saçlarını ve üzerindeki kazağı. Önünde masa olduğu için fiziğini de çok net görmedim."

"Saçlarından bulma ihtimalimiz hiç mi yok?"

"Bu okulda o saç şekline sahip kaç kişi var senin haberin var mı?" dedi Ekin. Çocuklar güldü.
"Kabul edin, hiç kolay olmayacak." diyerek güldü Kardelen de.

"İllaki kendini ele verecek. Özellikle uğraşmak istemiyorum. Bırakalım götürmek istediği yere kadar götürsün. Mutlaka anlayacak farklı dilleri konuştuğumuzu."

Matematik hocası derse girince laf da orada kesilmişti. Kasım aklındaki düşünceleri bir kenara atarak derse odaklanmaya çalıştı.

&

054**: bugün sana hiç yazamadım

054**: ve şey diyemedim

054**: bugün çok güzeldin

054**: öyle kalabalık gezerken görmezdim seni genelde

Kâ: Kalabalık mı?

Kâ: Ben dört senedir aynı insanlarla takılıyorum

Kâ: Bence sen yenisin ama farkında değilsin

054**: aqşhwafş hayır be

054**: kabul et son birkaç aydır hep beraber gezmiyordunuz bugün özellikle aranıyor gibi hissettim

Kâ: Ya abi ahabshwhsf

Kâ: Niye her şeyi kendine bağlıyorsun?

Kâ: Ekin bizimle değildi bir aydır falan annesi rahatsız olduğu için ki öyle olduğu halde bile her gün görüşürdük

Kâ: Sen bana hep tek denk geldin sanırım

Kâ: Ve Kardelen her dakika benimle mesela

Kasım Mete'nin evine doğru geçerken bir yandan telefonla ilgileniyordu. Son yazdığına bir cevap gelmemişti birkaç dakika.

054**: onu biliyorum

054**: diğerlerini de. sadece son zamanlarda yan yana çok az geliyordunuz veya ben öyle rastlamış olabilirim dediğin gibi

054**: ve her şeyi kendime bağlamıyorum, öyle bir tahmin yazdım sadece

054**: her fırsatta bunu hissettireceksin değil mi

054**: asla bizden olmayacağını, asla buna izin vermeyeceğini ve elbette kendimi kandırdığımı

Kâ: Sana bir şey hissettirmiyorum.

Kâ: Ne yaparsam onu kendi üzerine alınıyorsun.

Kâ: Halbuki ben hayatıma devam ediyorum.

Kâ: Senin konun geçmedi bile hiç.

Kâ: İnan ki seni daha fazla üzmek istemediğim için şu an konuşuyoruz anonim.

054**: telefonu açsana

Kâ: Ne

Kasım kaşlarını çatarak ekrana bakarken telefonu çalmaya başladı. Mete'nin evine gelmeden hemen açtı telefonu. Fakat ilk anda hiç ses gelmedi.

"Sana sarılınca geçer sandım geçer sandım..
Sana inanınca biter sandım biter sandım..
Sana bağlanınca düşmem sandım düşmem sandım
Her yanım yarım yarım kalbim yine darmadağın."

Ve telefon kapandı.

kasım | textingWhere stories live. Discover now