seni böyle mi kaybettim*

2.7K 173 81
                                    

Herkese merhabalar. Bölümü merak edip soran birkaç kişi oluyor çok mutlu ediyor bu durum beni ahsbahsaf. Çok teşekkür ederim 💜 Biraz zorlu bir bölüm oldu, ama ne yapalım olsun o kadar değil mi? Bir şarkı da bu bölüm için bırakalım madem. Öpüyorum hepinizi.

~Volkan Konak- Mimoza çiçeğim.

***

hazine, sen kayboldun.*

2 sene sonra.

Aradan iki sene geçmişti ve herkes ait olduğu yaşama ayak uydurabiliyordu artık. Kasım evliliğe alışmıştı, çünkü kendine bile yabancı olan birisi, yanında birisi varmış veya yokmuş yadırgamazdı. Feyza iyi bir hayat arkadaşıydı, fazlası değildi Kasım için. Feyza da bunu kabullenmiş, onu böyle sevmişti. Hiçbir zaman onun canını sıkacak, suratını astıracak bir şey yapmamıştı. Elinden geldiğince yanında olmuş, babasıyla arasındaki problemlerde her zaman onu desteklemişti. Ve sanırım en önemli kısmı ise Feyza'nın Vuslat'ı bilmesiydi. Kasım, içindeki özlemle baş edemediği bir vakitte ona her şeyi anlatmıştı fakat Feyza, tahmin ettiğinin aksine onu anlayışla karşılamış ve duygularını paylaşmıştı. Onun çok şanslı olduğunu söylemiş, Kasım ne zaman kendini bu konuda kötü hissederse onunla konuşabileceğini anlamıştı. Feyza'nın karşıdan bir beklentisi yoktu, kendi sevgisinin ikisine de yeteceğini düşünüyordu. Kasım'ın sadece Feyza'nın yanında kalması onun için yeterliydi. Belki de kabullenmekti onunkisi.

Kasım aradan iki sene geçtikten sonra babasıyla konuşmuş ve annesinin yanına ziyarete gitmek istediğini söylemişti. Annesi bahaneydi tabiki ama babasına başka bir şey söyleyemezdi. Babası yeterince ayrı kaldıklarını düşündüğü için ikna olmuş ve onu ait olduğu şehire göndermişti.

Feyza da Kasım'a yolculukta eşlik etmişti. Kasım'ın içi içine sığmıyordu. Vuslat'ın karşısına nasıl çıkacak bilmiyordu ama onu her şey dinleyeceğine ve ona hak vereceğine emindi. Maillerine cevap gelmemişti ama mutlaka bir sebebi vardır, diye düşündü Kasım.

Yolculuk 6 saat sürmüştü ve sonunda o şehire varmışlardı. Kasım yaklaşık iki gündür gözünü bile kırpmamıştı, bu gün için. Önce Kardelen'i ve diğer çocukları görmek istedi.

Ekin ve Kardelen hukuk, Kenan psikoloji kazanmıştı. Mete de babasının yanında işe başlamıştı. Kasım hepsini sevgiyle kucakladı, bu kadar dağılacağını beklemiyordu. Kardelen'in de ondan ayrı kalan bir yanı yoktu. Ama içlerindeki hasret bir süreliğine de olsa dinmişti artık.

Kasım onları Feyza ile tanıştırdı. Hepsi yüzlerinde buruk bir gülümsemeyle uzattılar ellerini Feyza'ya. Kardelen ise hiç içi atmadan tokalaşmıştı onunla. Çünkü herkesin aklına Kasım'ın Vuslat'ı geliyordu. Fakat bu manzara hiç alışkın olmadıkları bir manzaraydı. Feyza, Kardelen'in tersine ona sıcacık gülümsedi.

Kasım Kardelen'e bir haber alıp almadığını sordu ama beklediği cevabı alamadı.

"Okulda birkaç kere gördüm sonra bir daha gelmedi, naklini aldırmış olabilir diye yorumladık. Onunla konuşmaya, iletişim kurmaya çalıştım ama hiçbir şekilde ulaşamadım. Annenle konuştum, annesinin numarasını alayım diye ama numara da kullanılmıyordu. Çok uğraştım Kasım, inan. Ama maalesef, Vuslat hepimizi silmiş."

Kasım bunları içinde bir acı, gözünde bir yaşla dinledi. Bunların olacağını tahmin ediyordu. Vuslat kin besleyen, nefret kusan bir insan değildi. Kimseden hiçbir şeyin hesabını sormazdı. Kasım ona canını yakan cümleleri söylediğinde bile sessizce çekip gitmişti. Herkese karşı böyleydi çünkü, her zaman bunun doğru olduğunu düşünürdü. Sessizliğin, verilen bütün tepkilerden daha çok iz bıraktığına inanıyordu.

kasım | textingWhere stories live. Discover now