papatya, seninle kalamam*

3.5K 175 24
                                    

Kasım üzerindeki onca ağırlıkla yürüdü bomboş sokaklarda. Bazen kendiyle konuştu, bazen hesap sordu kendine, hesap verdi onca zamanın getirdiklerinin. Hiçbir zaman kaskatı kalbiyle çıkmadı karşısına kimsenin, insanların onda bıraktığı ezici hissi hiç atamadı içinden. Başlarda çok acemi olsa da kendisi de kırıp döktü etrafını, o insanın en içinden gitmeyen ezici hissi, o yakıcı hissi tattırdı başkalarına.

İsteyerek veya içinden gelerek yaptığı bir şey miydi bilmiyordu ama böyle daha güçlü hissediyordu kendini. Onları kendi sınırının dışında bırakmak ve onların aslında yerlerinin tam da orada olduğunu hissettirmek onu iyi ediyordu.

Bir insana yenilmişti Kasım, sadece bir insana. Sadece bir insan ona tüm kapıları kapatmış ve aynı zamanda kapı ardında neler olacağını göstermişti. Yenilmişti demiştim ya, bu öyle kolay bir eylem değildi onun için. Bir daha kimseye yenilmek istemediği için kendini bu hiç bilmediği yerlerde bulmuştu, yenilmişliğin verdiği acıyı bir daha tatmamak için yüzüne hiç alışık olmadığı bir maske takınmıştı. Her kim buna ne der bilinmez ama Kasım, artık bu hissi göğsünde taşıyordu...

Eve yaklaştığında sıktığı yumruğunu açmıştı, ağlayamadığı için gözleri acıyordu. Belki de içini bu denli yakan hiç bilmediği birisinin etkisiydi. Onu bulabilirdi, görebilirdi, her kimse bu oyuna son vermesini isteyebilirdi. Hatta anonime çok kötü bir iz bırakacak şeyler söyleyip her şeyi bitirirdi. Ama istemiyordu. Daha fazlasını beklemek istiyordu, sonunun nereye gideceğini bilmek istiyordu belki de. Ona hiçbir yararının dokunmayacağını biliyordu. Onun kendisine bile yararı yoktu artık. Sonunun zarar getireceğini bilmek bile, bitirmek için yeterli değil midir?
Kim bilir, belki değildir.
Belki de zarar değildir?

: hiç olmaması gereken bir şey oldu.

: sesini aklımdan çıkarman lazım, bu felaketimiz olur. her açıdan.

|Gönderilmedi.|

Kasım, kapısının önündeki papatyaları görünce duraksadı ve yazdığı mesajları sildi. Acıyan gözlerini ovuşturdu, acı bir tebessümle. Dokunmaktan çekindiği papatyalar yerinde dururken eli tekrardan klavyeye gitti.

: Bunlar senden sanırım

: Hangi ara?

054**: :)

054**: evet, sevdin mi

: Sevdim.

: Teşekkür ederim.

: Bunları içeri alamam ama,

: Çok istersen birini saklarım senin için.

054**: sorun değil deli misin

054**: sevinmen bile mutlu etti beni burada

054**: ha bir de evet saklamanı isterim

054**: her zaman seviyor* bu arada

: Ne

: Ha, delisin

: :d

054**: bunu iltifat olarak aldım

: Al bakalım

kasım | textingNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ