3| Bahar festivali

7.8K 764 269
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar~

***

"Bugünlük bu kadar. Çıkabilirsiniz."

Sınıftaki herkes gürültüyle ayaklanıp hocanın peşi sıra havası neredeyse tükenmiş sınıfı terk ederken ben öylece oturmuş, dersten önce Taehyung'un "Sınıftan çıkmayı aklından bile geçirme, her şeyi anlatacaksın." konulu baskısına maruz kaldığım için, yanımda oturmuş ve sınıfın boşalmasını sabırla bekleyen arkadaşımın biraz sonra sıralayacağı soruları bekliyordum.

Sınıftaki son kişinin de çıkmasıyla Taehyung bir saniye bile beklemeden bana dönmüş ve "Dökül." diyerek anlatmamı beklemişti. Ancak gerçekten anlatacak bir şeyim yoktu, en azından o bilmese de olurdu, ama benim güzel arkadaşım buna olanak bile vermiyordu. Min Yoongi'nin şirketinde stajyerlik yapıyordum. Bu durum herhangi bir bölüm öğrencisi için bile en büyük hayallerden biriydi ve ben o hayali yaşayan en somut öğrenciydim. Min Holding'de bu zamana kadar okulumuz öğrencilerinden "Hukuk departmanı"nda staj gören ilk ve tek öğrenci olmam da işi daha ilgi çekici kılıyordu. Sorun şuydu ki, ilgiyi üstümde toplamak istemiyordum. Açıkçası, ara sıra üzerimde dolaşan bakışlar ve o bakışları takip eden konuşmaları daha öncesinden hesaba katsaydım eğer, daha en başından o şirkete staj başvurusu yapmazdım.

Kendini kandırmaya devam et, dedi kafamın içindeki, susması için her şeyi yapabileceğim ses. Her koşulda koşarak gideceğini biliyoruz.

Pekala, haklıydı. Kendimizi kandırmaya gerek yoktu.

"Tae, gerçekten anlatacak bir şeyim yok." Sıkıntıyla nefeslenip söylendiğimde kafama vurmuş, ağzımdan ufak bir nidanın dökülmesine sebep olmuştu.

"Min Yoongi'nin şirketinde staj görüyorsun. Oraya başvuru yaptığını bile bana söylemedin ve öğrendiğim andan beri seni sürekli aramama rağmen asla aramalarıma cevap vermemekle birlikte bana geri bile dönmedin. Mesajlarımı görmezden geldin." Kaşları çatık bir şekilde konuştuğunda keşke, diyordum, keşke aramalarına ve mesajlarına geri dönseydim de şu an burada bu konuşmayı yapmıyor olsaydık. "Dökül, Park Jimin. Her şeyi eksiksiz anlattığından ve yalan söylemediğinden yüzde yüz emin ol."

Taehyung zekiydi. Ona yalan söylemeyi aklınızın ucundan bile geçiremezdiniz. Öyle keskin bakışlara sahipti ki, söylediğiniz şey doğru bile olsa, gözlerinizin içine dilkatle bakmaya başladığı anda kendi içinizde "Acaba gerçeği mi söylüyorum?" diye şüpheye düşmenizi sağlıyordu. İyi bir Hukukçu olacağının en büyük kanıtıydı bu durum ve kahretsin ki ben bu özelliğinden bazen nefret ediyordum. Ona yalan söylemek, gerçekleri üstü kapalı anlatmak istediğim zamanlarda tek bir bakışıyla her şeyi anlamasından ciddi anlamda nefret ediyordum.

"Ne anlatmamı istiyorsun ki? Onun şirketinde, şirketinin avukatının yanında staj görüyorum işte. Cidden ne anlatmamı bekliyorsun?" diye hayıflandığımda gözlerini devirdi.

"Ondan bahsetsene biraz." dedi oturduğu sırada dikleşirken. Gözleri heyecanlı parıltıların esiri olmuştu şimdi. "Nasıl biri mesela? Sana nasıl davrandı veya davranıyor? Yanında çalıştığın avukat nasıl biri? Bilmiyorum işte Jimin bahset bir şeylerden."

"Min Yoongi işte." dedim omuz silkerek. "Televizyonlarda, gazete ve dergilerde, sosyal medyada nasıl görüyorsak aynen öyle. Sadece gerçeği karşındayken dilini yutuyorsun."

Taehyung'un dudaklarından bir ıslık döküldü. "Herif gerçekte de ciddi anlamda ateşli yani?"

"Öyle." Bakışlarımı birbirine kenetlediğim ellerime odaklayıp mırıldanarak onu onayladım. Aniden koluma aldığım darbe ile irkilerek ona baktığımda kaşlarını çatmıştı. "Bir şeyler saklıyorsun." dedi tüm ciddiyetiyle. "Sana her şeyi eksiksiz anlatmanı söyledim."

7 Rings // Yoonmin Where stories live. Discover now