5| "O benimle ilgilenir."

7K 775 443
                                    


Lütfen oy vermeyi ve de yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Keyifli okumalar~


***


Başım dönüyor ve midem bulanıyordu.

Saatler ilerliyor, ben sanki ölümcül bir hastalığa yakalanmışım ve bu hastalıktan kurtulmanın mevcut tek çözüm yolu buymuş gibi saatlerdir içiyordum.

Sarhoştum, deli gibi sarhoştum  ama yine de buna rağmen etrafımda olan biten her şeye bir anlam verebiliyordum. Oysaki beynimi bile hissetmeyecek kadar kafayı bulmak istiyordum.

Min Yoongi, gözlerime bakarak tamamladığı iğneleyici konuşmasının hemen ardından yerine geçmiş ve yine gözlerime bakarak kadeh kaldırmıştı.

Kafayı yemiş gibi içmeye başlayışım da bu olayın hemen ardına dayanıyordu.

Min Yoongi, bana kaldırdığı kadehi indirirken ben tekrar bakışlarımı ondan kaçırmış ve Taehyung'dan ayrılmıştım. "İçelim mi?" demiştim arkadaşıma. "Sarhoş olana kadar içmek ister misin?"

Kafası Jungkook yüzünden zaten bulanık olan Taehyung bu teklifimi anında kabul etmişti. Fakat, bu kadar dağıtacağımı hesaba katmamış olmalıydı ki, birkaç saat önce kavga ettiği Jungkook'u aramış ve benim iyi olmadığımı, ne yapacağını bilmediğini söyleyerek hemen yanımıza gelmesini istemişti.

Sanırım Jungkook buna ilk başta inanmamıştı çünkü Taehyung telefonda ona yalan söylemediğine dair birkaç kez bağırıp durmuştu. Daha sonra telefonu kapatmış, ayakta durmakta zorlanan ama yine de içmekte ısrarcı olan bana düşmemem için destek olmaya devam etmişti. O, Jungkook'un gelmesini bekliyordu. Ben ise düşünüyordum. Bu sikik genç işi parti ve festivallerin en kötü yanının, doğru düzdün masa ve sandalyeler koymak yerine yüksek parti masalarının koyulması olduğunu düşünüyordum.

Tanrım, başım çok dönüyordu. Taehyung'dan neden üç tane vardı?

"Taehyung!" Panikle bağırıp önümdeki üç siluetten herhangi birine uzandığımda karşılaştığım boşluk sendelememe sebep oldu. Belimde sıkı bir tutuş hissettim düşmemi engelleyen. "Taehyung senden üç tane var!"

"Aptal çocuk!" Hemen kulağımın dibinden yükselen sesle belimdeki elin sahibi yüz yüze geleceğimiz şekilde çevirdi beni. "Ne bokum vardı bu kadar içecek?"

"Taehyung! Sen gerçek Taehyung'sun!"

"Bravo seni dahi!" Sinirle ofladığını işittiğimde kıkırdayıp ona daha çok yüklendim. Ağırlığımı taşımakta zorlanıyor gibi görünmüyordu. Kollarımı boynuna dolayıp alttan yüzüne bakmaya başladım. Ve fark ettim ki zaten yakışıklı olan Taehyung bu açıdan daha da fazla yakışıklı duruyordu. Esmer teni, keskin çenesi ve alnına dökülen saçları inanılmaz bir uyum içindeydi. Tanrının en sevdiği kulu olmalıydı. Ona bir ahtapot gibi iyice dolanırken merak etmeden duramadım, acaba dışarıdan bakan birileri bizi şu an nasıl görüyordu?

"Taehyung?" Jungkook'un meraklı sesi ikimizin arasında dağıldığında başımı daha fazla boynumun üzerinde taşıyacak gücüm kalmamış gibi Taehyung'un göğsüne gömüldüm. "Jungkook!" dedim ağzımı yayarak. Kelimeleri geçtim, harfleri bile bir araya getirmekte zorlanıyordum. "Jungkookie! Sarıl bana!" Ani bir kararla az önce gömüldüğüm Taehyung'un göğsünden ayrılıp Jungkook'a atıldığımda zemin ayaklarımın altından kaymış, ben tam düşecekken Jungkook ve Taehyung aynı anda belimden tutmuşlardı. Yüksek sesli bir kahkaha attım. Düşsem ne komik olurdu ama! Nasıl olsa bugün bir kere rezil olmuştum, ikincisinden de zarar gelmezdi.

7 Rings // Yoonmin Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu