14| Sanırım Min Yoongi benimle flört ediyor

6.2K 629 164
                                    

The Neighbourhood - Compass

Keyifli okumalar!!


***


Hayatımda hiçbir zaman anın büyüsüne çok çabuk kapılan, o büyünün içinde kaybolan ve büyü etkisini yitirdiğinde darmaduman olan biri olmamıştım.

Anlık zevklerim vardı, evet. Anlık birileriyle öpüşür, anlık yeni bedenler tadardım. Yine de bir sınırım olurdu. O anlık yaşantılara bağımlı kalmaz ya da o anlık yaşantıları kafaya takmaz, haklarında dakikalar veya saatler boyu düşünüp fikir yürütmezdim.

Eh, konu Min Yoongi olduğunda işlerin eskisi gibi yürümediğini öğreneli tam bir saat yirmi dakika oluyordu.

Min Yoongi, beni darmaduman edip gideli tam bir saat yirmi dakika olmuştu. Tam bir saat yirmi dakikadır salonumuzdaki kanepede öylece uzanmış, tavanı seyrediyordum. Ne hissetmem gerektiği hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Her şey birbirine girmiş, karman çorman olmuş gibiydi. Kafamın içinde dakikalar önce yaşanan anların hazzı ve ağırlığı aklımda dönüp dolaşan düşüncelerle şiddetli bir çatışmaya girmişti. Her şey mahvolmuş gibiydi. Ben mahvolmuş gibiydim.

Ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum. Ne yapmam, nasıl bir yol izlemem veya nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. Yine de, dakikalar önce yaşadığım şeyin harika olduğunu ve aynı şekilde harika hissettirdiğini inkar edemezdim. Yaşadığım en güzel öpüşmeydi, tüm hayatım boyunca başıma gelenin en iyisi. Ne yaptığını bilen ve baskın olmak için hırçınlaşan tarafı, bana hayatımın en güzel öpüşmesini yaşatmıştı. Bu, dünyanın dörtte üçünün su olduğunun bilinmesi kadar bilimsel hissettiriyordu.

Öte yandan, onu üzerinde bana ait bir kıyafetle görmek içimi tarifi imkansız hislerle doldurmuştu. Bu hislerin en yoğunuysa tatminlik hissiyatıydı. İster istemez sanki Min Yoongi bana aitmiş gibi hissetmiştim. Saçma ve çok uçuk bir düşünceydi, bunun elbette ki farkındaydım ancak yine de kendimi bu hislerin arasından sıyıramamıştım.

Ciddi anlamda karmakarışıktım.

Ona karşı bir şeyler hissettiğim kesindi. Ancak bu hislere ne bir isim koyabiliyordum ne de bu hisleri görmezden gelebiliyordum. Duygusallık mı barındırıyordu, yoksa yeni bir şeylerin içinde olmanın getirdiği heyecandan mı doğmuştu veya cinsel arzular mı tetiklemişti bu hisleri; hiçbir fikrim yoktu. Üzerimde, ilk adımlarını atan bir bebeğin toyluğu varmış gibi heyecanlı, ama her an yere çakılacakmış gibi de korkaktım.

Yine de, Min Yoongi, adımınızı ilk attığınızda sizi ürperten soğuk bir nehir gibiydi ve ben inkar edemeyeceğim bir şekilde onun akıntısına kapılmıştım.

Dün Taehyung ile çok fazla içtiğim için başıma vuran ağrıyla inleyerek yattığım yerde doğrulmuş, ilaç çekmecesinden ağrı kesici almak için mutfağa yönelmiştim. Çoktan mutfağa girmiş ve içi ilaç dolu çekmeceyi açmak üzereyken titreyen telefonumla irkildim. Ekrandaki isim, dakikalar önce deli gibi öpüştüğüm adama aitti. Kalbim hızlanıp içimi bir anlam yükleyemediğim büyük bir heyecan kapladı. Bir süre, acuvumun içinde titreşip duran aletle bakıştım. Yaramazlık yaptıktan sonra annesine yakalanan ve ne yapacağını kestiremeyen küçük çocuklar gibi hissediyordum kendimi. Ancak hissettiğim şey korku veya endişe yerine saf heyecandı.

Derin bir nefes alıp, art arda gelen mesajlar yüzünden titreyen telefon sonunda sustuğunda, telefonun ekran kilidini açıp biriken mesaj bildirimlerine girdim.

7 Rings // Yoonmin Where stories live. Discover now