5

2.1K 201 76
                                    


"Hyung..." diye seslendi büyüğünün kendisine bakmasını umarak. Her ne kadar sakin kalsa da ses tonundan tedirgin olduğu anlaşılıyordu ve buraya koşarak geldiği için nefes nefese kalmıştı. Yine de yüz ifadesini sabit tutmaya çalışıyordu çünkü Yoongi yalnız değildi ve diğerlerinin dikkatini çekmemeliydi.

Yoongi onu duyarak başını çevirdiğinde başıyla gelmesi gerektiğini işaret etti Jungkook. Büyüğü onu onaylayınca sessizce ayrıldı oradan.

"Neler oluyor?" diye sordu az sonra yanına varan Yoongi.

"Hyung..." diye tekrarladı küçük olan sanki başka ne diyeceğini bilemiyormuş gibi. "Hoseok'u almışlar."

Aslında kim diye sormaya gerek yoktu. Cevap ıktı. Fakat yine de içindeki aptal umuda yenik düştü Yoongi. Çünkü odaya gittiğinde Jimin'e verecek bir cevabı yoktu. "Kim?" dedi bitikçe.

"Başkan..." diye yanıtladı Jungkook. "Başkanın adamları."


***

Suratına çarpan soğuk sıvıyla sıçrayarak gözlerini araladı Hoseok. Hızlıca aldığı soluk boğazını yakmıştı. Başındaki ağrı boynunu bükerken kendine gelmeye çalıştı. Adamlardan birinin kendini sertçe dürtmesiyle tanıdık ses odayı doldurdu.

"Elinin ayarı yoktur, kusura bakma. Fakat yine de sabaha kadar seni bekleyemezdik değil mi?"

İfadesizce bakıyordu şimdi karşısında bacak bacak üstüne atarak oturan adama.

"Ne istiyorsun?"

"Özel bir şey istediğim yok." diye yanıtladı Başkan. "Yalnızca tutamadığın sözlerin sorumluluğunu almanı bekliyorum."

"Bunu beni öldürmeye çalıştıktan sonra mı söylüyorsun? Ya da düzelteyim, kendi oğlunun göğsüne o bıçağın saplanmasına izin verdikten sonra mı? İnsanlığını geçtim, nasıl bir babasın sen?" diye bağırdı genç olan. Sinirlerine hakim olmak fazlasıyla zordu.

"Çocuklar ebeveynlerine her zaman ayak bağı olmuştur Hoseok. Ayrıca, Jimin'in yaşadığını biliyorum. O abisi olacak aptal bir şeyleri gizleyememe konusunda tıpkı annesine çekmiş. Ne yazık." Nefesini dışarı vererek ayaklanmıştı şimdi. "Bunca şeyi boşuna inşaa etmedim ben. Buralara gelebilmek için çok fazla şey heba ettim. Karşılığında da Tanrı bana bu gücü verdi. Eğer babalığı seçseydim tüm bunlara sahip olabilir miydim? Oh, hayır. Çocuklarım her zaman benim zayıf noktam olurdu. Oysa şimdi hiçbir zaafım yok. Düşmanlarım beni bu yüzden alt edemiyor."

"Sen iğrenç bir insansın." Hoseok bağlandığı sandalyede çırpınırken sonunda söylemek istediklerini söyleyebiliyor olmanın rahatlığıyla tüm öfkesini kusuyordu. Karşısında tüm hayatını mahvetmiş adam duruyordu. Tıpkı diğer çocuklarınkini mahvettiği gibi. "Bizden ne istedin?"

"Ben sizi kurtardım Hoseok. Hepiniz iyi birer savaşçı oldunuz. Kimileriniz zekasıyla çığır aştı ve yaptıkları işler hepimizin işine yarıyor. O aptal anne babalarınızın yanında kalsaydınız bunların hangisini elde edebilecektiniz? Hepiniz muhtemelen açlıktan ölürdünüz."

"Ailelerimizi öldürdünüz!"

Genç olanın söylediği üzerine bir süre duraksadı yaşlı olan. İmkanı var mıydı?

"Her şeyi hatırlıyorum." Hoseok sonunda tüm o kabusların neye dayandığını çözmüştü. "Annemin de bu işin içinde olduğunu ve bana bu yüzden bir şey yapamayacağını biliyorum. Babamı öldürdün sen. Ve beni bu yüzden Cesurlar'dan ayırdın. Anneme verdiğin sözü tutabilesin diye. Ama annem hiçbir zaman seni sevmedi. Onun kalbi her zaman babam için attı. O iğrenç anlaşmayı da sırf oğlunu kurtarabilmek için kabul etti!"

brave | yoonminWhere stories live. Discover now