11

1.3K 129 56
                                    


Jimin duyduğu sesle hızla koridora çıkmış ve yan tarafta göremediği arkadaşı arkasından omzuna dokununca olduğu yerde sıçramıştı.

"Sakin ol, benim." diye fısıldadı Taehyung, sonunda arkadaşına kavuşmuş olmanın verdiği özlemle. Kolları anında etrafına sıkı sıkı dolanırken, bir yandan da bir şeyi olup olmadığını kontrol ediyordu. "Şu haline bak." diye hayıflandı bakışları en son yüzünü bulunca.

"Azarlama işini sonraya mı bıraksak Taehyung?" Jimin bıkkınca mırıldanırken arka tarafını işaret etti.

"Ah, evet." dedi Taehyung arka tarafa kısa bir göz atıp. "Eve gidince poponu kızarana kadar haşlayacağımdan emin olabilirsin. Şimdi şunlarla ilgilenelim. Jungkook birazdan burada olur." İlerleyerek içeriye girdi. Yoongi'ye kısa bir göz attıktan sonra Hoseok'un yatağının başucunda durmuştu. "Tanrım, ona ne yapmışlar?"

"Bir kaza olmuş." diye açıkladı Jimin arkadaşının gözleri şaşkınlıkla onu bulurken. "Uçurumdan yuvarlanmışlar. Arabayla."

"Onları burdan çıkarmamız lazım." Taehyung kafasında olanları tartarken bir yandan da sakinleşebilmek adına Jimin'le konuşmaya devam ediyordu. "Diğerleri koridoru hallediyor ama çok fazla zamanımız yok."

"Bu sefer kaçmayacağım Taehyung." Jimin arkadaşını duymazdan gelirken, göğsü olacağını düşündüğü şeylerle heyecandan inip kalkıyordu.

Taehyung ise o anda gözleriyle Jimin'i öldürebilirdi. Bakışlarını öyle bir hal almıştı ki, Jimin ürperdiğini hissetti. Yine de vazgeçmeye niyeti yoktu. Sözde babası olacak adam hem kendisi hem de arkadaşları için bir tehdit unsuruydu. Ölene kadar kaçarak yaşayamazlardı.

"O adamı öldürmeden buradan çıkmayacağım." diye açıkladı bakışlarıyla anlamasını umarak, sakince yüzüne bakıyordu. "Sen onları götür. Yoongi iyi değil."

"Şu anki halinden haberin var mı Jimin? Üzerinden bir hayvan sürüsü geçmiş gibi duruyorsun. Bu halde mi öldüreceksin onu?"

"Kolay yolla öldüreceğim." dedi Jimin basitçe. Sağ elinin işaret parmağı Taehyung'un beline çıktı. "Silahını bana ver."

Taehyung Jimin'in söylediklerine aldırış etmeden her yanı kırmızıya boyanmış o koridora bir kez daha baktı. "Bundan emin değilim." dedi sonra bakışları da sesi gibi titremişti.

"Onları buradan güvenli bir yere götür Taehyung. Sana güveniyorum."

Taehyung arkadaşının sözüyle omuzlarını düşürmüş ve belindeki silahı pes ederek uzatmıştı.

Jimin başka bir şey söylemeden odadan çıkıp koridora yöneldi. Köşeyi dönerken diğerlerinin koridordaki adamları hallettiğini gördü. Bakışları Jungkook'u buldu sonra. Kendisini durdurmasına fırsat vermeden konuştu. "Taehyung'un yanına git."

"Yaşıyorsun." diye fısıldadı o sırada sarışını fark eden Namjoon.

"Elbette yaşıyor çünkü ölümü benim ellerimden olacak." diye gürledi Namjoon'un sesiyle kardeşine dönen Seokjin. Tüm bu zaman boyunca yaşadıkları geçti zihninden bu kısacık sürede. Gerçekten öldüğünü düşünmüştü tek yaşama sebebi olan biricik kardeşinin. O olaydan sonra ilk kez görüyordu yüzünü. Özlemle karışık öfke damarlarındaki kanda kaynıyordu sanki.

"Beni öldürmeyi bir sonraki aşamaya bırakıp önce kurtarsanız?" diye sordu Jimin abisinin yüzüne bakamazken. "Taehyung Hoseok hyung ve Yoongi'nin yanında. Ama yardıma ihtiyacı var." Jimin en sonunda abisine dönerken, tüm bunlar için dileyeceği özrü tüm her şeyin biteceği zamana bırakmayı seçti. Seokjin ise kardeşinin yüzüne bile bakmadan gözden kayboldu.

brave | yoonminWhere stories live. Discover now