1.6

7.5K 685 54
                                    

Nisan: Ne oldu?

Oğuzhan (Okuldan): Bilmiyorum

Oğuzhan (Okuldan): Sinirli miyim ya da üzgün müyüm tam olarak bilmiyorum

Nisan: Ne olduğunu açıklarsan sana yardımcı olabilirim :)

Oğuzhan (Okuldan): Evde misin?

Nisan: Evet

Oğuzhan (Okuldan): Dışarı çıkabilir misin, 15 dakika sadece?

Annem ve babam oturma odasında dizi izliyorlardı. Yavaşça aşağı indim ve onlara göz attım. Annem uyukluyordu, babam da telefonuyla uğraşıyordu. Zaten babam beni çok umursamazdı.

Yukarı çıktım ve odamı kilitledim. Ders çalışırken hep odamı kilitlediğimi bildikleri için yine ders çalıştığımı düşüneceklerdi.

Yavaşça ayakkabılarımı giydim ve sessiz olmaya özen göstererek evden çıktım. Telefonumu çıkarıp Oğuz'u aradım. Üçüncü çalışta açtı. "Dışardasın, gördüm. Parka doğru yürüsene," dedi boğuk bir sesle. Sesi, normalden farklıydı.

"Geldim," dedim yanına doğru ilerlerken. Gözleri kan çanağıydı.

"Oğuz, ne oldu?" Yanına oturdum.

"Nisan, her şey üst üste geliyor. Anlam veremiyorum," Bir anonim olayına bu kadar kafa takması normal miydi, yoksa başka şeyler de mi vardı?

"Neler? Anlatmak istersen dinlerim," dedim bir anda. Çok meraklıymışım da konuyu deşmek istiyormuş gibi görünmek istemiyordum.

"Babam, küçükken beni bırakıp gitmişti. Şimdi..." Sinirle nefes aldı ve ellerini saçlarının arasına daldırdı. "Şimdi geri dönüyor hayatımıza. Ağzını yüzünü s-"

"Hoop," dedim yerimden kalkarak. "Küfür etme."

"Bıraktı lan. Annem çalışmıyordu, 2 yaşındaki çocukla, kadını tek başına bırakıp gitti! Şimdi de yeni karısından ayrılmış, anneme yeniden dönmek istiyor! Kafayı yiyeceğim amına koyayım!" dedi o da yerinden kalkarken.

"Oğuz, ölümden başka her şeyin çaresi bulunur," dedim ona bakarak. "Bunun da bir çaresini bulacaksınız elbet." Çöp kutusuna tekme atınca sıçradım.

"Bulunur ama... Sikeyim! O adamın yüzünü görmeye bile tahammülüm yok! Şerefsiz, Paris'te yaşıyordu. Neden geldi ya, neden?" Ellerini kafasına vurunca yanına gittim ve kollarını tuttum.

"Oğuz..." Sinir krizi geçiriyordu ve içten içe bana zarar vermesinden korkuyordum. "Sakin olur musun?"

"Olamıyorum Nisan! Babam denen aşağılık herifin Türkiye'ye geldiğini öğrendiğimden beri olamıyorum."

"Oğuz, elimden bir şey gelse keşke," dedim oflayarak yerime otururken.

"Benim elimden de bir şey gelmiyor," dedi o da otururken. "Hayır, aslında geliyor."

"Ne?"

"Nisan, eğer ilerde... Ya da sikeyim, boşver."

"Söyle," dedim ona dönerken. İlerde... Ne demekti bu? Neden bana söylüyordu, geleceğe dair herhangi bir fikrini?

"İlerde babam gibi biri olmayacağım, diyecektim."

Yanlış NotWhere stories live. Discover now