Canın yanmıyor değil mi?

4.3K 446 140
                                    


Göğsümde hissettiğim derin derin nefesler ile gözlerimi açtığımda minik elleri ile tişörtümün yakasından sıkıca tutmuş ve bana sokulmuş olan küçük bedenin yüzüne eğmiştim başımı.
Küçük şişman parmakları yakamı öyle bir kavramıştı ki hareket dahi edemiyordum.
Güneş,perdesi yırtık olan yerden gözüme çarpmaya devam ettiği için yerimde huysuzca kıpırdanıp kulağına küçük bir öpücük kondurup onu uyandırmaya çalışmıştım.

"Günaydın jimin-ah günaydın güneşim"

Kulağından öptüğümde ellerini hala yakamdan çekmemiş bana biraz daha sokulup gülümsemişti.
Gülümsemesi ile kapalı gözleri kısılmış uykulu gözlerime büyük bir şölen sunmuştu.
Ve ben yine kendimi sorgulamıştım.
Gerçekten de onu hakediyor muydum?

Sonunda gözleri zor da olsa açıldığında ellerini yakamdan çekmiş beni süzmüştü.
Bana yeniden sokulduğunda her ne kadar gülümsesemde  vücündaki yoğun kötü koku istemsizce rahatsız ediyordu.
Gerçekten onunla uyumak çok güzeldi fakat doğruyu söylemek gerekirse kötü kokuyordu hem de fazlasıyla.

Yoongi hyung'un dediği gibi burada çalışan görevliler ona dokunduğu an ağlamaya başladığı için geldiği günden beri-yaklaşık olarak bugünle beraber üç haftadır duş almıyordu.
Ona duş almasını gerektiğini her ne kadar söylemek istesemde dediklerim yüzünden kırılır düşüncesi ile susmayı tercih ediyordum.

Ama bu iş artık çığrından çıkmak üzereydi,farkındaydım.
Her ne kadar duş almak istemesede bu gerçekten sağlıksızdı.
Hem bitlenebilirdi bile ayrıca.
Bu yüzden nazikçe de olsa ona bunu söylemek zorundaydım.
Ellerimi onun yağlı saçlarında gezdirip gülümseyerek konuşmuştum.

"Jimin-shi herkes uyuyor gördüğün üzere.Dediklerim ile az önce bizim gibi uyumaya devam eden diğer çocuklara bakmış tekrar başını bana doğru çevirmişti.
"Yani demek istediğim istersen beraber duş alabiliriz." Dediklerimin ardından yavru köpek gibi bana bakmış dudağını büzüp kaşlarını ezerken elini komodinin üstünde duran deftere uzatmış bir şeyler yazarak yanıtlamıştı beni.

"Kötü mü kokuyorum ki ?"

Yüzünden bile yeterince anlaşıyordu ne kadar kırıldığı ve ben fark etmiştim. Ellerim endişe ile onun elini sardığında burukça gülümsemiştim.
"Hayır tâbi ki"demiştim.Sesimin üzerimde olan endişe ile yüksek çıktığının farkında bile değildim. Çünkü gerçekten beni yanlış anlamasından korkuyordum.
"Sen çok güzel kokuyorsun.Sadece beraber duş almak istedim.Senin sarı saçlarını ben tarayıp,yıkamak istedim.
Saçlarını köpürtmek,gözüne sabun kaçtığında bana gülerek vurmanı istedim."

Hayır hayır sakın yalan söylediğimi düşünmeyin.Evet yemin ederim içimdeki bir taraf da tam olarak bunu istiyordu.Gerçekten onu yıkamak istiyordum.Kendi ellerimle.
Bu onu üzmemek için söylediğim bir yalan değildi.

O ise dediklerim ile yumuşarken başını olur anlamında sallamış ellerimi daha sıkı tutarken beni de kendiyle beraber yataktan doğrultmuştu.

Sonunda soğuk fayanslar arasında yeniden olduğumuzda utangaçca başını yere eğmiş bi adım atmamı beklemişti.
Ellerim üzerimde oluşan yoğun utanç ile titrerken korkakça ellerimi onun artık neredeyse üzerine yapışacak olan tişörtün eteklerini tutmuştum.
Tişörtü hızla çıkardığımda eli ile çıplak göğsünü saklamıştı.
Bu utançtan mıydı yoksa soğuk fayanslar yüzünden üşümüş olduğundan mıydı anlamamıştım.

Ellerim bu sefer yeniden titrekçe pantolonunu bulduğunda yavaşça çıkarmış üzerinde sadece iç çamaşırı dururken banyoda duran küçük tabureye oturtmuştum.
Kovadaki sıcak suyu yavaşça başının üstünden döktüğümde vücudundan akan pis suya kendi gözlerim ile şahit olmuştum.
Öyle pis bir suydu ki. Onun o güzel vücudundan böyle bir su akmasına ben bile şaşırmıştım.
Döktüğüm su ile yan taraftaki raftan aldığım sabunu saçına sürmüş, yavaşça köpürtürken gülümsemiştim.
Tam arkasında duran bedenim onun tam karşında durup diz çöktüğünde sırf gözlerine sabun kaçmasın diye sıkı sıkı kapatmış olduğu gözlerini fark ettiğimde yüzümdeki gülümseyiş daha da büyümüştü.

God's Plan°Jikook Where stories live. Discover now