17.Bölüm: "Yanından ayrılmamı istemiyorsun."

7K 745 267
                                    

17.Bölüm

"Yürü." Diye emretti.

Sert eller, sırtıma doğru giren acıya aldırmadan, ellerinde tuttuğu kızgın metal ile üzerimde izler bırakmaya devam ederek ilerlememi sağladı.

Ne çok uzağımızda, ne de çok yakınımızda olmayan adamları, keyifli sesler ile önlerindeki manzarayı izliyordu.

Jungkook'un bana yaptıkları hoşlarına gidiyordu.

Jungkook bir liderdi.

Ve hybridler vampirlerden nefret ediyordu.

Jungkook, onlar için bir ilah kadar önemliydi.

Çünkü intikamlarını onun sayesinde alacak, canlarını, onun sayesinde kurtaracaklardı.

Jungkook'un bir süre sonra duran işkenceleri, onları oldukça huzursuz etmiş olacak ki, arkadan huysuz homurtular yükselmeye başladı.

Yüzüm acıyla buruştu.

"Köpeklerin," diye fısıldadım. "İşkencene ara vermenden hoşlanmadı."

Aniden yumruk yaptığı kemikli ellerinin titrediğini fark ettim.

Hayır.

"Biliyorsun," dedim aceleyle. "Yaralar geçiyor ve acı o kadar da rahatsız etmiyor."

"Rahatsız etmiyor?" Diye sordu usulca. "Sırtını parçaladım Jimin."

Doğru, sırtımın durumu iyi değildi.
İyileşmesine bile fırsat vermeden hızla gelen darbelerden bazıları, geçecek gibi durmuyordu.

İz kalacaktı.

"Beni düşünmeyi bırak ve yap şunu Jungkook!" Diye kızdım ona.

Yutkundu.

Bakışlarımı, gözlerinin içine doğru kaldırdım.

"Sorun yok. Onlara istediklerini vermen gerek."

İkinci bir ikna çabasına gerek yoktu.

Dediğimi yaptı.

Kızgın metali, bilincimi yitirene dek sırtım ile buluşturdu.

Adamları, bana karşı bir zaafı olduğunu konuşuyordu.

Bu görüntü, onları susturmak için yapılması gereken şeydi.

Daha kötüsünden korunmak için, katlanılabilir bir acıyla baş edebilirdim.

Vücudum işkenceye alışıktı.

Alışık olmadığım şey gözlerinde bana karşı gördüğüm nefretti.
-

teleftaía stási

Burası, ölüm nehri ve yaşam dağı arasında kalan, bizleri, nehir ve dağın ardına sürgün ettiğimiz lanetli ırklarımızdan koruyan son durak, baş vampir ve kader değiştiricilerin yaşadığı bölgeydi.

"Geldik." Dedi bedenimi biraz daha kendine doğru bastırırken.

"Geldik." Diye tekrar ettim onu.

Kafam yediğim darbelerle öyle pelte hale gelmişti ki, Jungkook, sırtımı arkadan destekliyor olmasa bedenimi at üstünde tutamayacak kadar fena haldeydim.

Sanki farkında değilmiş gibi, elleri yırtılan tişörtüm üzerinden sıcak bedenime dokunuyordu.

Ve ben, onun, bedenim üzerindeki dokunuşlarını arttırıp, tenime özgürce dokunmak için çıldırdığını biliyordum.

Cunning Child | JikookWhere stories live. Discover now