Runaway

1.1K 94 5
                                    

Gözüne bir damla bile uyku girmiyor. Saate bakıyorsun, gece 3. Tina sonunda uyudu. Onu rahatsız etmeden yataktan kalkıyorsun. Odana giriyorsun.

Derin bir nefes alıyorsun ancak göğsünde bir ağrı var. Gözlerini her kapattığındaysa o adamların suratını görüyorsun.

Aklında tek bir şey var. Buradan gitmen gerek.

Pijamalarını üzerinden çıkarıyorsun. Pantolon ve bir tişört giyiyorsun. Hepsi siyah, gece karanlığında daha az belli olmak için. Bir sırt çantası alıp içine birkaç parça kıyafet koyuyorsun. Odandaki işin bitti.

Mutfağa ilerliyorsun. Bir şişe su ve bisküvi alıyorsun, bozulmayacak şeyler olmalı. Eve ne zaman dönebileceğini bilmiyorsun.

Sana para da lazım. Cüzdanına bakıyorsun. Sadece 200 dolar var. Kredi kartını alsan yerini bulabilirler. Bununla idare etmek zorundasın. Tam çıkacaksın ki ardından bir ses duyuyorsun. Bir miyavlama. Yakışıklı kedin Romeo sana sesleniyor.

Oğluşum deyip kafasını okşuyorsun. Ona minik bir öpücük kondurduktan sonra aklına geliyor. Hiçbir şey demeden mi gideceksin?

Bir kağıt buluyorsun masanın üzerinde, bir de kalem.

Kendine ve oğluma iyi bak. Sizleri seviyorum
- Aurélia.

Bu notu Romeo'nun tasmasına iliştiriyorsun. Onu son bir defa sevip yola çıkıyorsun.

Telefonunu ya da seni bulabilecekleri herhangi bir eşyanı almadın.

Kaybolmaya gidiyorsun.

Olayın yaşandığı yerden değil, ana caddeden gidiyorsun bu sefer.

New York'un canlı sokaklarında dolaşıyorsun. Kalabalıklar içinde durmalısın. Yalnız olursan bulunman daha kolay olur.

Tabi, işi biraz daha zorlaştırman gerek. Neresi karmakarışık olur ki?

Çin Mahallesi.

İlk olarak meydana çıkman gerek. Ana caddeyi hızlıca yürümeye başlıyorsun. Evinin merkezi olması burada çok işine yarıyor.

15 dakikalık bir yürüyüşten sonra ışıl ışıl meydana ulaşıyorsun. Arabalar bu saatte bile vızır vızır geçiyor. Sense en gürültülü tarafa ilerliyorsun.

Etrafta polis ekipleri var. Geçen insanları inceliyorlar. Saçlarını yüzüne düşürüp ilerlemeye devam ediyorsun.

Tatlı bir müzik yürüyüşüne eşlik ederken bir dükkanın camı dikkatini çekiyor. Camdan arkanda biri olduğunu görüyorsun. Biraz daha ilerleyip tekrar bir dükkanın önünde duruyorsun.

Takip ediliyorsun.

Adımlarını biraz daha hızlandırıp bu sefer ara sokaklara dalıyorsun. Gecekondu mahallesine geldin.

Burada yollar düzgün değil, hatta yol bile yok. Araba geçemez. Yerdeki taşlar ayağına batıyor.

Arkandan koşar adımlar duyuyorsun. Sen de koşmaya başlıyorsun.

Labirent gibi her yer. Dar aralıklarda düşmemeye çalışıyorsun. Ciğerlerin patlayacak gibi.

Koşuyorsun, koşuyorsun... Sonu yok bunun. Adımlar yaklaşıyor, artık daha fazlalar. Bir kişi değil, farklı yönlerden onlarca kişi peşinde.

Mirrors (Loki X Okuyucu)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora