We Need To Talk

1.1K 77 8
                                    

Y/N: Medyayı okuyunca anlarsınız hehsvdvgd

Duyduğun gürültüyle uykundan uyanıyorsun. Etrafına bakacaksın, tam kafanı çeviriyorsun ki sivri bir şeyle burun buruna geliyorsun.

Ne bu?

Şeffaf bir diken şeklinde. Işıl ışıl parlıyor. Etrafın onlarla dolu. Sana değmeyecek şekilde büyümüşler.

Kapı tarafından sesler geliyor. Kristallere dokunmadan kafanı uzatıyorsun. Kapıyı kırmaya çalışıyorlar.

"Açamıyorum! Ne var burada?"

Koçbaşı ile deniyorlar ama açılmıyor.

Arkadan sesler geliyor. Bir kadın sana yaklaşıyor, kapıyı kırmaya çalışanlar çekiliyor.

"Merhaba Aurélia. Sana zarar vermek istemiyoruz. Kapıyı açar mısın?"

Dikene yansıyan görüntüsünü görüyorsun. Bu şey değil mi ya, senin peşinde olan kadın?

Yüzünü görebilmek için bir açıklık arıyor. Bulduğunda ise kafasını oradan uzatıyor.

"Sadece konuşmak istiyorum. Sana zarar vermeyeceğim."

"Bunu... nasıl yapacağımı bilmiyorum. Aslında bu dikenleri nasıl yaptığımı bile hatırlamıyorum."

"Ne demek hatırlamıyorsun? Bir anda bir ışık patlaması oldu. Birkaç saattir sana sesleniyoruz ama cevap vermiyorsun. Kapıyı kırmak son çareydi."

"İyi de ben uyuyakalmıştım."

"Bütün bunları sen uyurken mi yaptın yani?"

Bir erkek sesi duyuldu.

"Romanoff, neden burası hala bu halde? Kapıyı kıramadınız mı?

"Kız uyandı, yönetici Fury. Ancak ne yaptığını hatırlıyor, ne de büyüyü bozmayı biliyor."

Onlar konuşurken sen de dikenleri inceliyorsun.
Berraklar ve uçları cidden çok sivri.

Elmasa benziyorlar.

Peki onlara dokunursan ne olur? Şu ana kadar onlara değmemeye çalışmıştın.

Parmağının ucunu bir dikene yaklaştırıyorsun. Ne olabilir ki? En fazla parmağın kanar.

Dikene değdiğin anda berrak taşın üzerinde mor çatlaklar oluşmaya başlıyor. Diğerleri de aynı şekilde.

Çatlaklardan etrafa ışınlar saçılıyor, gözlerin kamaşıyor. Işınlar o kadar şiddetli ki, etkisinden dışarıda olanlar savruluyor. Parmağını oradan çekemiyorsun, sanki yapıştın. İçinden bir şeylerin çekildiğini hissediyorsun.

Ayakların yerden kesiliyor. Sırtında bir ağrı var. Bir şey dışarı çıkmak istiyor gibi. Canını çok yakıyor.

Birden her şey bitiyor. Ayakların yere basıyor. Biraz başın dönüyor, sendeliyorsun.

Kıvırcık saçların önüne düşüyor. O zaman fark ediyorsun.

Saçların bembeyaz olmuş.

Yaşlı saçı gibi değil. Parıltılı bir beyaz. Canlı.

Ellerin yine morarmış. Ama hemencecik geçiyor.

Sırtındaki acı da azalıyor. Diğerlerini anlıyorsun tamam da, sırtın neden ağrımıştı?

Kapıya o kadınla diğer adam yaklaşıyor. Arkan onlara dönük.

"Onları öldürdüm mü?" diye soruyorsun. Dün geceki adamlar sağ kalmış olamazlar.

"Hayır. Hepsi hayatta. Ama benim başıma bayağı büyük bir bela açtın küçük hanım." diyor adam.

Mirrors (Loki X Okuyucu)Where stories live. Discover now