3

2.4K 253 19
                                    

Jongin koridorda asılı olan resimleri inceliyordu. Hastaneden çıkalı üç gün olmuştu ve bu üç günde şok üstüne şok yaşamıştı. İlk başta karşı çıksa da şu anda doktorunun onun için ayarladığı psikolog randevusunu çok doğru buluyordu. Gerçekten birileriyle konuşmaya ihtiyacı vardı.

İçeriden bir hastanın çıkmasıyla birlikte danışman onun adını söyledi. "Kim Jongin-shi, içeri girebilirsiniz."

İçeri girdiğinde doktoru parlak bir gülümsemeyle onu karşıladı. Adam yakışıklıydı ve hoş birine benziyordu. Fakat sarı saçları adama asi bir hava katıyordu. Saç rengi Oh Sehun'un beş yıl önceki rengiyle hemen hemen aynıydı. Kaşlarını çattı. Şimdi neden onu hatırlamıştı ki?

Düşüncelerini dağıtmak için doktorun gösterdiği koltuğa otururken odayı inceledi. Pencereden gelen gün ışığı odayı oldukça iyi aydınlatıyordu ve odaya ferah bir hava sağlıyordu. Odada bulunun küçük masa doktorun onu oturttuğu koltuğun uzağında kalıyordu. Doktor tam karşısına oturunca odanın dizaynının daha samimi bir hava yaratmak için böyle yapıldığına karar verdi.

"Merhaba Kim Jongin-shi, ben Wu Yifan ama bana Kris demenizi rica ediyorum." Doktoru kendini tanıttı.

"Elbette Kris-shi."

"Sadece Kris lütfen. Saygı ekleri kullanmayalım."

"O zaman sizde bana ismimle hitap edebilirsiniz. Saygı eklerini tek taraflı kaldırırsak kendimi rahatsız hissederim."

"Peki Jongin. Benim de istediğim buydu." dedi gülümseyerek ve ekledi. "Nasılsın Jongin?"

Jongin omuzlarını silkti. "İyiyim. Sanırım neden burada olduğumu biliyorsunuz. Evet, son beş yılım yok. Kendimi zaman yolculuğu yapmış gibi hissediyorum ama yaşıyorum."

Kris tebessüm etti. "Güzel bir düşünce şekli. Ancak yeni yaşamın nasıl? Hastaneden çıkıp eve gittiğinde ne hissettin?"

Jongin iç çekti. "Sadece beş yıl. Sadece beş yılda teknoloji nasıl bu kadar değişebilir?"

Kris onun ses tonuna kıkırdadı.

"Gülme." dedi Jongin. "Üstünde numaraların olmadığı televizyon kumandası mı olurmuş? En kötüsü ise telefon. Telefon kullanmayı öğrettiğim annem, dün akşama kadar bana telefon kullanmayı öğretti. İşin kötü tarafı neydi biliyor musun? En sonunda onunda kafası karıştı." Jongin dayanamayıp güldü. Dün ne kadar sinir krizi geçirse bile bugün komik geliyordu.

"Eminim kısa zamanda arayı kapatırsın. Peki telefonunda hatırlamadığın beş yıl içinde çekilmiş fotoğrafları gördüğünde ne hissettin?"

"Şey... Kendi telefonumda öyle fotoğraflar yoktu çünkü daha dün aldım. Önceki telefonum patlamada zarar görmüş. Fakat annemin telefonundaki fotoğraflara baktım."

"Ne hissettin peki?"

"Pek bir şey yoktu."

"Peki sosyal ağlardaki fotoğraflar, videolar vs."

"Öncelikle kendi hesabıma giriş yapamadım çünkü şifreyi değiştirmişim. Aklıma gelen her şeyi denememe rağmen yine de hesaplarımı açamadım. Dürüst olmak gerekirse, bu beni biraz üzdü. Kendimi, kendime yabancı hissettim. Ancak hesaplarımı annemin hesaplarından kontrol ettim."

"Ne gördün peki?"

Jongin tekrar omuzlarını silkti. "Orada da pek bir şey yoktu. Annemle, kuzenlerle ve arkadaşlarımla çektirdiğim birkaç fotoğraf vardı. Pek şaşırmadım çünkü kendim hakkında bir şeyler paylaşmaktan hoşlanmıyorum. Sadece...."

AmnesiaWhere stories live. Discover now