5

2.3K 248 13
                                    

Kris ses kaydını kapadı. Etkileyici bir hikaye diye düşündü. Fakat bu olay artık Jongin için hiç yaşanmamış gibiydi.

"Jongin üzgün insanlara dayanamaz, bununla birlikte birini kendi üzmeye katlanamaz. Zamanında sürekli benimle kavga etmeye devam etmesinin sebebi, beni asla üzmemesi, sinirlendirmesiydi. Birbirimizin söylediği şeylere üzülecek kadar birbirimize değer vermezdik. Tek amacımız karşımızdakinin söylediğinden daha kötüsünü söylemekti." dedi Sehun.

"Yani sizi üzdüğünü düşündüğü için size karşı daha kibar olmaya mı çalışacak?"

"Evet."

"Bunun işe yarayacağından emin misiniz?"

"Yaramak zorunda. Böylece yavaş yavaş ilerleyebiliriz."

Kris iç çekti. Hastası eşini kaybetme ihtimalini aklından bile geçirmiyordu fakat aynı anıları tekrar deneyimleme imkanları yoktu ve bu anıları hatırlayan tek kişi oydu. Eşi tekrar ona aşık olmayabilirdi. Elbette onların bir araya gelmesi ve Jongin'in gerçeklere uyum sağlaması hedefiydi. Ancak bir doktor olarak diğer ihtimali de düşünmeliydi.

Kris arkasına yaslanıp sordu. "Peki siz nasılsınız? Eşiniz sadece geçmişe dönmedi, bir anda hayatınızdan tamamen çıktı."

"İyiyim. Bu ikimizinde suçu değildi. İnanıyorum ki zamanla eski halimize geri dönebileceğiz."

"Oh Sehun-shi." dedi Kris. "Bana gerçek hislerinizi söyleyin."

Sehun kaşlarını çattı. "Gerçek hislerim bunlar zaten."

"Bana karşı dürüst olmayacaksanız, neden az önce çok özel bir anınızı benimle paylaştınız? Üstelik ses kaydı almama izin verdiniz."

"Jongin'in hatırlamadığı anıları bilirseniz ona daha iyi yardımcı olabilirsiniz diye düşündüm."

"Sadece eşinizi düşünmeyin." dedi Kris. "Benim görevim aynı zamanda size de yardımcı olmak."

"Jongin'e yardım ederek bana yardım ediyorsunuz zaten." dedi Sehun ve iç çekti. "Bakın Yifan-shi, buraya sizden duygularım hakkında yardım almaya gelmedim. Jongin'e yardım etmenize yardım etmeye geldim."

Sehun inatçıydı, Kris daha inatçı olmayı denedi. "Bir kez olsun, deneyemez misiniz? Eminim sizde çok zorlanıyorsunuz? Hislerinizi anlatmak sizi bir kez olsun rahatlatacaktır."

"Bakın söz konusu duygularım olduğunda arkadaşlarımla bile konuşmam."

Kris şaşırmıştı. "Fakat anneniz öldüğünde eşinizle duygularınızı paylaşmıştınız. Üstelik o zaman arkadaş bile değildiniz."

Sehun kızardı. "Eşim bu konuda tek istisna."

"Eşiniz, eşiniz olduğunu bile hatırlamıyor." dedi Kris bastırarak. Normalde anlayışlı biriydi. Neden bu kadar ısrarcı davrandığını kendi bile bilmiyordu.

Sehun kaşlarını çattı. "Size bunu zaten bildiğimi söyledim. Fakat şunu unutuyorsunuz, ben şu anda eşime sahip olmasam bile hala Kim Jongin'e sahibim."

"Özür dilerim." dedi Kris. "Aşırıya kaçtım. Ben sadece size destek olmak istiyorum."

"O zaman bana bir iyilik yapın. Jongin'in nasıl olduğunu söyleyin. Kendimi her onun yerine koyuşum da bunu korkunç buluyorum. Bu durumla başa çıkabiliyor mu?"

Kris arkasını yaslandı. Sehun'un onunla kendi hakkında konuşmadan önce güvenini kazanması gerektiği ortadaydı. "Tahmin ettiğimden daha iyi başa çıkıyor. Biraz teknoloji problemi yaşamış ama kolayca aşacağına eminim. Günlük hayatı hakkında iki şey dikkatimi çekti. Birincisi, sosyal hesaplarının şifresini bulamadığı için kendini kendine biraz yabancı hissetmiş."

Sehun gülümsedi. "Beş yıl önceki haliyle şifreleri bulması imkansız. Hepsi ya benim hakkımda ya Min Joon."

"Ona sizden bahsedemediğimiz için Min Joon'dan da bahsedemiyoruz." dedi Kris.

"Evet ama onu oğlundan uzak tutmayı doğru bulmuyorum. Bu ikisine de haksızlık olur. Bu yüzden onları bir araya getireceğim bir şekilde. Min Joon'un benim oğlum olduğunu söyleyebilirim."

"Min Joon'un babası hakkındaki sorularına ne cevap vereceksiniz?"

"Eşimi kaybettiğimi söylerim. Onun düşüneceği anlamı kastetmiyor olsam da bu yalan değil. Peki dikkatinizi çeken diğer mesele nedir?"

"Kitapları... Kitapları bir anda ortadan kaybolduğu için üzgün ve onları kütüphaneye bağışladığına inanamıyor. Neden kıyafetlerini götürdüğünüz gibi kitaplarını da kayın validenizin evine bırakmadınız?"

Sehun iç çekti. "Yapamazdım. Evdeki bütün kitaplarımızda benim notlarım var. Kitap okurken kitapların altını çizerim ya da ileriye dönük tahminlerimi not ederim. O da kitabı benden sonra yeniden okur. Kitabı benimle birlikte okuyormuş gibi hissettiğini ve bunu sevdiğini söyler."

"Anlıyorum." dedi Kris. "Tekrardan baş komiserlikte ilk iş gününü yaşayacağı için biraz gergin ama bunun üstesinden geleceğine eminim ve sizin hakkınızdaki düşüncelerini zaten biliyor olmalısınız."

"Evet, biliyorum." dedi Sehun ve saatine baktı. "Sanırım randevu saatinin sonuna geldik. Ben artık izninizi isteyeyim."

"Girmeden sizden bir şey rica edebilir miyim?" diye sordu Kris. "Bana Kris der misiniz?"

"Neden?" diye sordu Sehun kaşlarını çatarak.

"Genelde öyle seslenilmesini tercih ediyorum. Kendimi daha rahat hissediyorum."

"Anlıyorum ama adınız Yifan iken arkadaşça size Kris diye seslenmek beni rahatsız eder. Sonuçta siz benim doktorumsunuz."

"Peki o zaman. Nasıl istiyorsanız öyle seslenin." dedi Kris.

Sehun odadan çıktıktan sonra rahatlamayla nefesini verdi. Gerçekten ilk başta neden anlaşamadıklarını anlıyordu. Biri samimi ve sıcak kanlı iken diğeri soğuktu. Fakat birbirlerine tamamen zıt olan bu iki insan evlenmişti. Üstelik bu seansta Sehun hakkında öğrenebildiği bir şey varsa o da eşini ne kadar çok sevdiği idi. Sevgisi tekrar karşılık bulacak mıydı? İlişkileri ne yöne gidecekti? Nedense oldukça merak ediyordu.    

AmnesiaWhere stories live. Discover now