14

2.7K 266 19
                                    

Kris randavusu olmadığı halde Jongin gelince çok şaşırmıştı. Jongin o kadar bitik görünüyordu ki, bir sonraki randevusuyla olan bir saat boşluğu ona ayırmıştı. "Ne oldu Jongin?" diye sordu Kris.

"Ben gerçeği öğrendim. Sende biliyordun değil mi? Sehunla evli olduğumu, Min Joon'un babası olduğumu..."

Kris neler olduğunu şimdi anlamıştı. "Bu seni hayal kırıklığına mı uğrattı? Bu yüzden mi bu haldesin?"

"Hayır." dedi anında Jongin. "Tam aksine Sehunla evli olduğumu öğrenmek Min Joon'un babası olduğumu öğrenmek beni çok mutlu etti."

"Gerçekten mi?"

"Ben zaten Sehun'a aşık olmuştum. Meğer ikinci kez aşık olmuşum. Min Joon ve onunla bir aile olmak istiyordum ki zaten bir aileymişiz."

Kris şaşkınlıkla söyledi. "Sen hiç belli etmiyordun."

"Gerçekten mi Kris? Seni kıskandığımı fark etmedin mi? Amacında bu değil miydi zaten? Beni kıskandırıp Sehun'a karşı olan duygularımı fark etmem."

"Demek anladın. Fakat bir konuda sana dürüst olmalıyım. Sehun'un çekici olduğunu söylerken doğruyu söylüyordum. Ondan gerçekten de hoşlandım. Evli olmasaydı ve sana büyük bir sevgiyle bağlı olmasaydı şansımı deneyebilirdim. Ancak sana karşı hiç şansım yoktu."

Jongin güldü. "Sana kızmam gerekir ama o kadar dürüstsün ki kızamıyorum. Üstelik o hissi bende yaşadım. Sehun'un kocasına karşı olan sevgisi gerçekten çok büyük, değil mi?"

Kris kaşlarını çattı. "Övünüyor musun?"

"Hayır, hayır." dedi Jongin ama dudaklarında hala belli belirsiz bir gülümseme vardı.

"Peki neden bu kadar bitik bir halde olduğunu açıklayacak mısın?"

"Açıkçası bilmediğim bir geçmişim var Kris. Hatırlamadığım anılarım, güzel anılarım... O anıları tekrar yaşayamayacağım. Bu kalbimi kırıyor. Sehunla nasıl arkadaş olduğumuzu bilmiyorum ya da nasıl sevgili olduğumuzu... Evlendiğimizi...."

Jongin daha fazla devam edemeyip durakladığında Kris ayağa kalktı ve geri döndüğünde elinde bir USB vardı. "Bunun içinde Sehun'un senin için anlattığı iki anı var. Sırf sana yardımcı olabilmem için anlattı bunları bana. Birinde nasıl arkadaş olmaya başladığınızı diğerinde ise nasıl sevgili olduğunuzu anlatmıştı. Bunları bu an için saklıyordum."

USB'yi Jongin'e uzattıktan sonra devam etti. "O anıları tekrar yaşayamayacak olabilirsin ama onları tamamen kaybetmedin. Onları sana anlatabilecek Sehun'a sahipsin. Üstelik önünüzde tekrar anılar oluşturabileceğiniz bir ömür var."

Kris arkasına yaslanırken iç çekti. "Sehun'dan ilk kez ne zaman etkilenmiştim biliyor musun? Ona artık sana sahip olmadığını söylemiştim. Senin onun eşi olduğunu bile hatırlamadığını... O ise, 'Ben şu anda eşime sahip olmasam bile hala Kim Jongin'e sahibim.' demişti."

Jongin mırıldandı. "Ben Sehun'a sahibim. Anılarımı kaybetmiş olabilirim ama hala onu dinleyebilmek için buradayım."

"Yaşadıklarınız kolay şeyler değil belki ama birlikte atlatacaksınız. Siz gördüğüm en sevgi dolu çiftsiniz. Anıları dinlediğinde ne demek istediğimi anlayacaksın." dedi Kris.

"Teşekkür ederim Kris." dedi Jongin. "Bana gerçekten çok yardımcı oldun."

"Sanırım bu son seansımızdı. Kendine iyi bak Jongin. Umarım Sehunla ve oğlunuzla hep mutlu olursun."

"Mutlu olmak için elimizden geleni yapacağımıza emin olabilirsin." dedi Jongin ve Krisle vedalaşıp onun yanından ayrıldı.

Arabasına bindiğinde ses kayıtlarını dinlemek için sabırsızlandığını fark etti ve USB'yi arabaya takıp ses kayıtlarını dinlemeye başladı. İlki onların arasındaki nefret dolu buz dağının nasıl erimeye başladığının hikayesiydi. Sehun'un ağzından annesini nasıl kaybettiğini dinlemişti. Sesinin titrediği her yerde canı yanmıştı. Böyle zor bir anında Sehun'un yanında durup ona destek olduğu için kendiyle gurur duydu.

Şimdi anlıyordu aralarındaki nefretin nasıl arkadaşlığa evrildiğini öyle bir gün geçirdikten sonra hiç kimse düşman kalamazdı. Bir sonraki nasıl sevgili olduklarının hikayesiydi. Anıyı dinlerken pek çok kez kahkaha atmıştı. Birkaç yıl önce veya sonrası hafızasını kaybetmiş olsun ya da olmasın Jongin aynıydı. Aynı kıskanç adam.

Sehun'un anılarını dinlemek bir şey fark etmesini sağlamıştı. Sehun çok zor zamanlar geçirmişti. Bir anda eşini kaybetmişti. Eşi gözünün önündeydi ama yanında değildi. Bir anda kendini Min Joonla baş başa bulmuştu. Tüm bunlara rağmen ona destek olmak için elinden geleni yapmıştı. Arabayı çalıştırdığında yollar onu tek bir yere götürüyordu. Eşine.... Sehun göz altındaydı. Hep suçluları tıktıkları nezarethanede o vardı şimdi.

Sehun onu görür görmez ayaklanmıştı. "Aç kapıyı." dedi Jongin onunla birlikte gelen memura.

"Ama baş komiserim." dedi memur.

"Aç." dedi tekrar Jongin. Bu sefer sesi daha sertti.

Sehun güldü. "Sonunda baş komiser olman bir işe yaradı." dedi memur kapıyı açarken.

Memur kapıyı açar açmaz Jongin Sehun'a sarıldı. O kadar sıkı sarılıyordu ki Sehun şaşırmıştı. "Jongin? Neyin var? İyi misin?"

"Özür dilerim." dedi Jongin. "Seni yalnız bıraktığım için, seni hatırlamadığım için. Her şey için."

"Jongin, yoksa sen hafızanı geri mi kazandın?" diye sordu Sehun sevinçle.

"Hayır, kazanmadım ama her şeyi öğrendim Sehun. Evli olduğumuzu, Min Joon'un bizim oğlumuz olduğunu. Kris'e anlattığın anılarımızı bile dinledim. Tanrım, Sehun, bu zamana kadar kıskandığım kocan benmişim."

"Ne?" diye sordu Sehun şaşkınlıkla.

"Seni bir süredir seviyordum Sehun. Meğerse sandığımdan daha uzun süredir seviyormuşum."

Sehun Jongin'e geri sarıldı. "Biliyordum." dedi gülerek. "Hissediyordum. Bana tekrar sevgiyle bakmaya başlamıştın."

"O zaman neden bana gerçeği söylemedin?"

"Yifan-shi henüz zamanının gelmediğini söyledi. Doktorunu dinledim."

"Doktor bozuntusu..." diye mırıldandı Jongin. "Artık onun seanslarına gitmemize gerek kalmadı. Ben ikimizin adına da vedalaştım. Birbirimizin yaralarını birlikte sarmamızı söyledi."

Sehun "Öyle yapalım." dedi gülerek ama bir yandan da mutluluk göz yaşları döküyordu.

Sarılmalarını bozan şey Lee Dong Soo'nun sahte öksürük sesi oldu. "Kim Jongin-shi, baş komiser olmanız suçluları nezarethanenin içinde ziyaret edebileceğiniz anlamına gelmez. Lütfen dışarı çıkın."

Jongin dışarı çıkarken ona öldürücü bakışlar atıyordu. "O masum." dedi. "Onu burada boşu boşuna tutuyorsunuz."

"Elbette masum... Masum olduğunun kanıtı ortaya çıkarsa tabi." dedi Lee Dong Soo denen müfettiş yüzünde pis bir sırıtmayla. "Bu arada sizi artık dışarı alalım Lütfen. Şüphelilerle sadece görevli memurlar ve avukatları konuşabilir."

"Onun masum olduğunun kanıtını elbette bulacağım. İnan bana, o zaman bende bu şekilde güleceğim."

Sehun gülümsedi, hala hatırlamıyor olsa bile güvendiği kocası geri dönmüştü. Şu anda dört duvar arasında olabilirdi ama hiç olmadığı kadar mutlu ve huzurlu hissediyordu.

Jongin kapıya yönelmişti ki geri döndü. "Az kalsın unutuyordum." dedi. "Bir süredir yapmak istediğim bir şey vardı."

Aralarındaki demir parmaklıklara rağmen ona merakla bakan Sehun'u kendine çekti ve dudaklarını birleştirdi. Ayrıldığında anlını diğerinin anlına yasladı. "Bunu ilk kez yapmadığımızı biliyorum ve hissedebiliyorum. Ancak eminim ki her seferinde sanki ilk sefermiş gibi kalbim küt küt atıyor. Seni seviyorum Sehun."

Sehun gülümserken söyledi. "Bende seni seviyorum Jongin, tüm kalbimle."    

AmnesiaOnde histórias criam vida. Descubra agora