Bölüm 11

3.9K 292 0
                                    

Sıra Ayla'ya geldiğinde odada sadece melodinin sesinin duyulduğu enteresan bir sessizlik oluştu. Ayla televizyondaki yazıları göremediğinden eşlik edemiyor ama sallanarak melodiye dahil oluyordu. Herkes "hadi ama" diye uğultular yaratmaya başlayınca duraksadı Ayla. Annesine bakarak anlamsızca korkmuş surat ifadesini gizleyemiyor "kör bu görmüyor" diyen Kaan'ın suratına vurmamak için ellerini sıkıyordu. Bir süre sonra bütün arkadaşları Ayla'ya
"görmüyor musun"
"nasıl yani gözlerin var ama"
"kör müsün"
Diye şaşkın tavırlarla iğrenç sorularını arka arkaya sıralayıp duruyorlardı. Elif, Ayla'nın elinden tutarak odasına koşar adımlarla götürüp, yanağından süzülen gözyaşlarını ufacık parmaklarıyla silmeye çalışıyordu.
...
Çocuklarını bilinçsiz yetiştiren ailelerin suçu bu, kalplerine iyilik ve merhamet aşılamadıkları için, aşağılanmaya mahkum edilen Ayla'nın suçu değil! Doğarken herhangi bir hastalıkla doğmayı o tercih etmedi. O da sizin teriminizle "sağlam" olmayı ister, öyle yaşayıp büyümeyi tercih ederdi. Kendisinden nefret etmesi için bu denli çaba gösteren arkadaşlarına kızmak yerine kendisindeki "eksikliği" fark etmesinin acısı sardı ruhunu.
..
Gözlerindeki yaşlar durulmadan pencereden dışarı bakan Ayla;
"Peki ya şimdi gökyüzü mavi değil mi? Çiçekler sarı ya da yapraklar yeşil değil mi? Sen böyle güzel değil misin?" Duraksadı Ayla derin bir nefes aldı ve kalbini acıtan o soruyu sordu;
"Elif.. mavi gerçekten mavi mi?"

ÂmâWhere stories live. Discover now