Bölüm 12

942 219 0
                                    

Eylül 2012
Kabullenmenin en acı yönüyle karşılaşmış olmak üzmüyor beni, kendimi bu şekilde kabul ettirememek üzüyor. Belki biraz iyimser olsa tavırlarınız bu kadar güvensiz olmazdım kendime.

Geçen sene değerlendirme sınavına girerek iyi bir derece elde etmiş olan Ayla nihayet bu sene iyi bir eğitim almak için liseye başlıyordu. Elif'le aynı okula gidecek olması onu biraz rahatlatsa da ergenlik çağındaki çocukların ilkokuldaki arkadaşlarından daha acımasız olacağını düşünüp durduğundan iyice içine kapanmış, gerekmediği takdirde tek kelime dahi etmez olmuştu. Öyle ki eve gelen misafirlere "hoş geldiniz" dışında bir şey söylemezdi.

Ayla'nın hastalığı iyice ilerlemiş olduğundan uzun süredir beyaz baston kullanıyordu. Bu durumdan hiç şikayet etmez tam tersine özgürleştiğini savunur dururdu. Ailesi, Ayla'nın bu tutumu için onunla gurur duyar ve her konuda yanında olduklarını samimi bir şekilde belli ederlerdi. Öyle ki, evdeki eşyaların tümünü değiştirmek zorunda kalmışlardı. Dikdörtgen yemek masasını atıp oval bir masayla değiştirmişler, süpürgelikleri söküp zımparalamışlar, kapı kenarlarındaki sehpa, lamba, dolap, ayna gibi eşyaları atmış bir nevi sadeleşmişlerdi. Hoş, Ayla zaten bu eşyalar olsa dahi yerlerini ezbere bildiği için hiç çarpmaz ve asla kendini yaralamazdı. Efsun hanım ve Ozan bey kızlarının sayesinde minimal bir yaşama geçiş yapmak istemişler ve Ayla'nın da onayını alarak tertemiz bir dünya yaratmışlardı kendilerine.
Bugün ilk okul günü olduğundan Ayla da evdekilerle aynı saatte kalkmıştı. Kahvaltı sofrasında toplanmışlar, Ayla bir yandan annesi ve babasının kendine güvenmesi için verdikleri öğütleri dinliyor bir yandan da  tam istediği gibi pişmiş olan yumurtasını yiyordu.

ÂmâWhere stories live. Discover now