Yer çekimi

5K 219 16
                                    

9 yaşındayken sorsaydınız size bankacı olmak istediğimi söylerdim.

16 yaşındayken sorsaydınız size hala bir bankacı olmak istediğimi söylerdim.

19 yaşında üniversite tercihlerimi yaparken kariyerimi hangi yoldan ilerletmek istediğimi sorduklarında onlara, "Bankacı olmak istiyorum," demiştim. Sanki bu kahrolası şey bir virüstü ve beynimden atamıyordum. Bankacı olmayı neden bu kadar çok istediğimi bilmiyordum, tek bildiğim şey orada olmak istediğimdi.

25 yaşındayken bana sorarsanız, bankacı olmak hayatımdaki en sıkıcı şey ve inanın bana pek çok sıkıcı şey gördüm. 

 25 yaşımda bana sorsanız burada oturup karşımdaki teyzenin torununa yollayacağı paranın hikayesini dinlemektense Coachella'da toz toprak yutmayı tercih ederdim. 

Bu işi seçerken aklımdan ne geçiyordu ki?

"...o öyle deyince ben de dedim ki 'oğlum bak 3 aylığım neredeyse bitti oldu bu aralar bu benden sana son yardım, daha da yollayamam'..."

Güvenlikçinin durduğu tarafa doğru baktım. Silahı her zamanki gibi belindeydi. Bazı günler yerimden kalkıp ona doğru yürüdüğümü ve silahını belinden çıkarıp kendi kafama doğrulttuğumu hayal ediyordum. Bazı günler elimde fön makinesiyle dakikalarca küvetime bakıyordum. Aklımda o kadar dramatik bir görüntü canlanıyordu ki kendi kendime yüzümü buruşturup vazgeçiyordum. 

 Dramatik sahnelerden hiç hoşlanmam. Hele ki Romantik-Komediler utanç verici ve asla gerçekçi değil. Ben hayatım boyunca yağmur altında öpüşen hiç kimseyi görmedim, siz gördünüz mü? Hayır. Çünkü gerçekçi değil. Hiçbir kız saçları suratına yapışmışken sevgilisine görünmek istemez.

Karşımdaki teyzeye dekontunu uzatıp "Paranız yollandı, iyi günler dilerim." deyip zoraki bir şekilde gülümsedim. 

Gülümsememin büyük bir özelliği var. Ben gülümsememin sahte olduğunu biliyorum ama etrafımdaki herkes benim inanılmaz şirin, içten ve sıcakkanlı olduğumu düşünüyor. Özellikle teyzeler. Teyzeler bana bayılır. 

Yerimden kalkıp yanımdaki kıza gülümsedim. 3 yıldır beraber çalışmamıza rağmen soyadını bile bilmiyorum. İsmini eninde sonunda istemeseniz de öğreniyorsunuz fakat gereksiz detaylar benim için... sadece gereksizler.

Elimi Deniz'in omzuna koyup hafifçe sıktım. "Bugünlük benden bu kadar, yarın görüşürüz."

"Yarın haftasonu, haftasonu işe mi gelmeyi planlıyorsun?"

"Ah unutmuşum. Pazartesi görüşürüz o halde." Arkamı dönüp yürümeye başladım.

"Güneş! Dur bir dakika," hızlı adımlarla arkamdan geldiğini duydum. Gözlerimi belli belirsiz devirip gülümseyerek arkamı döndüm. Beni gereksiz şeylerle oyalamaya kalkmaz umarım. 

Soran gözlerle ona baktım, "Bu haftasonu işten arkadaşlarla piknik yapmaya karar vermiştik ama, sen hala katılıp katılmayacağını söylemedin," meraklı ve endişeli gözlerle bana bakıp kaşlarını büzdü. Bilirsiniz, hani şu genelde herkesin 'iyi misin canım? Bir şeyin mi var?' derken yaptığı kaş şekli. Kaşlarının tam ortasında iki tane çizgi çıkar.

Onun kaşlarını büzmesine karşılık ben de kaşlarımı hayretle havaya kaldırdım. "Aa... tamamen unutmuşum," 

Hayır unutmadım, sadece o kadar saçma geldi ki cevap verme gereksinimi duymadım.

"Bu haftasonu annemle planlarımız var, üzgünüm gelemeyeceğim." Hayır, yok.

Tek kaşını kaldırıp bana baktı, bu kaşlarla ilgili olay da neydi böyle? "İş dışında bizlerle vakit geçirmekten pek hoşlanmıyorsun değil mi?" 

Bizden Biri  (Tamamlandı)Where stories live. Discover now