Gurur

3K 202 12
                                    

"Yuh!"

"Yavaş be Reis!"

"Kızın yüreğine indirseydin," dedi Emir kısık sesle. Kübra dönüp ona baktı. "İlk defa konuştun sanırım," dedi işveli bir sesle. Emir utanıp önündeki kağıtlara geri gömüldü. 

 "Böyle bir şey yapmamı beklemiyorsunuz herhalde?" dedim sakin bir sesle. Ciddi olmalarının imkanı yoktu. 

 Burak elindeki elmayı ısırıp ağzından tükürükler saçarak beni işaret etti. "Bu kızı sevdim, ötekisi gibi çığlık atıp yerde ağzından köpük gelmeli krize girmedi." 

 Kaşlarımı çattım. Benden önce başka birine daha mı sormuşlardı? Peki kız kabul etmediğinde başına ne gelmişti? Hala Reis'in dizinde duran silaha bakıp seçeneklerimi tarttım. Öldürürler miydi? Hepsi gelip evime kamp kurmuştu bile. Sanki kabul edeceğim kesindi, sanki kabul edeceğimi biliyorlardı. 

 Sen de biliyordun değil mi? 

Sen söylemiştin onlara. 

Beni bulduğunuzu söylemiştin. 

 Kübra şüpheyle dudaklarını büzdü. "Ama o demişti ki..."

 "Kimin ne dediği umurumda değil, işimi tehlikeye atıp bankayı soymanıza yardım etmeyeceğim. Hem ne bu? Salak mısınız siz? Banka soygunlarının %95'i başarısızlıkla sonuçlanıyor. Başarılı olan %5 zaten 1900'ların başında yapıldı. O zamanlar da ne güvenlik kamerası ne de doğru düzgün polis vardı!" dedim.

Emir cebinden astım ilacını çıkarıp ağzına sıktı. Paniklemiş gibi bir hali vardı. Diğerleri kaşlarını kaldırıp bunları nereden bildiğimi merak edercesine bana bakmaya başladı. 

 "Biz bunu biliyoruz zaten," dedin salonuma girerken.

Bu planı kabul etmeme fikrimi neden değiştirdiğimi biliyor musun? Her zaman merak etmişimdir. Sebebi sensin. 

 Arkadaşlarının dediği gibi assolist gibi en son salonumda belirdiğin anda fikrim değişmişti. Belki sesini duyduğum an değişmişti, belki de haberim bile yokken aslında bu planı kabul etmiştim. Bu yüzden herkese kabul edeceğimi söyledin değil mi? Böyle olacağını en başından beri biliyordun çünkü.

 Açık kahve saçların askeri tarzda kesilmişti. Şekilli burnunun üstünde bir çeşit bant vardı, sarıya yakın gözlerinin altında ise hafif morluklar vardı. Ya dayak yemiştin ya da burnuna estetik yaptırmıştın ki ben bunu merak etmiştim. Plan ya da bankalar, paralar ya da silahlar tamamen aklımdan çıkmıştı ve ben burnuna ne olduğunu merak ediyordum. 

 Geniş omuzların üzerindeki siyah tişörtün gerilmesine yol açmıştı. O kadar dardı ki, karın kaslarını çok net bir şekilde görebiliyordum. 

 Ama yine de hemen teslim olmadım. "Bunu biliyorsanız neden buna kalkışıyorsunuz? Hapse girmeyi bu kadar istiyorsanız şu an polisi arayıp beni zorla alıkoyduğunuzu söyleyebilirim?" dedim kaşlarımı kaldırıp. 

 Yavaş ve tembel adımlarla gelip Reis'le aramıza, sehpanın üzerine oturdun ve bacaklarını açıp bacaklarımı arasına aldın. Bana doğru eğilirken geriye doğru gitmem gerektiğini düşünüyordum. Ama ben öyle biri değildim değil mi? Ben geri basanlardan ve kaybedenlerden değildim. Sen bunu biliyordun. Daha sonra sana bunu nasıl bildiğini sorduğumda, gözlerimdeki alevden anladığını söylemiştin.

"Çünkü biz yakalanmayacağız."

Burnumdan alaycı bir nefes verip gerçekten ciddi olup olmadığına baktım. Olması gerektiğinden fazla dolgun olmayan vişne rengi dudakların sert bir çizgi halinde duruyordu. Sarıya yakıın sakalların iki gündür tıraş olmadığını söylercesine keskin çeneni çevreliyordu. Dudaklarına olması gerektiğinden fazla bakmış olmalıydım çünkü dalga geçercesine gülümsedin. 

Bizden Biri  (Tamamlandı)Where stories live. Discover now