Soygun -Bölüm 2-

1.7K 130 13
                                    

Emir, giydiği siyah montun üzerinden karnını tutuyordu. Parmaklarının arasından akan kırmızı sıvıyı gördüğümde damarlarımda akan kan dondu ve onlara doğru koştum. Siz ise bakmak için durmadan çantaları taşımaya devam ediyordunuz. 

Emir'in helikoptere tırmanmasına yardım ettim ve onu bir koltuğa oturttum. "Nerende?" dedim sakin olmaya çalışarak. "Bağırsaklarıma girdi sanırım," dedi acıyla kesilen nefesiyle. Üzerindeki montu çıkarıp yaraya bakmaya çalıştım ama çok fazla kan vardı. "Dayan," dedim. Üzerimdeki kazağı çıkarıp yarasına bastım ve Emir'in elini kazağın üzerine koydum. "Sımsıkı bastır. Sakın bırakma." 

 Helikopterin pilot koltuğunda oturan adama doğru gittim ve bağırdım. "İlk yardım setin nerede?!" Koltuğunun altından bir kutu çıkarıp bana uzattı, orta yaşlı bir adamdı. Onu nereden bulduğunuzu merak ettim. Hırvatistan'a kadar bizi kaçırması için ne kadar ödemiştiniz? Emir'in yanına dönüp ilk yardım çantasını açtım. Dışarıya baktığımda Kübra da sizinle beraber çantaları taşımaya başlamıştı. 

İlk yardım çantasının içinde sargı bezi, dezenfektan, makas ve yara bandı gibi şeyler vardı. Bir kurşun yarasını tedavi etmek için gerekli şeyler yoktu. Ağzımın içinde bir kaç küfür salladıktan sonra makasın ucuna dezenfektan dökmeye başladım. Bir kaç filmde öncelikle kurşunu yerinden çıkarmak gerektiğini görmüştüm. Bir keresinde bana bunun bir film olmadığını söylemiştin ama önümde gerçek bir kurşun yarası varken bana yardım edebilecek tek şey yine bir filmde gördüklerim oluyordu. Emir'e baktım. Yüzü bembeyazdı. 

"Canını yakacağım ama kurşunu oradan çıkarmam lazım." dedim. Beni anladığından emin olmak istercesine gözlerine baktım. Çaresiz bir şekilde başını salladı. 

 Üzerindeki kazağı sıyırıp içinden sürekli kan çıkan yaraya baktım ve Emir'i uyarmadan üzerine dezenfektan döküp yarayı temizlemeye çalıştım. Bir yandan da sizleri gözlüyordum. Arabada kaç çanta vardı? Bir türlü bitmiyor gibiydi. Cebimden çıkardığım çakmakla makasın ucunu ısıttım ve yaranın içine sokup kurcalamaya başladım. 

Emir hissettiği acıyla çığlık atarken içimden her şeyi bırakıp yerde krize girmişçesine ağlamak geliyordu ama adrenalin vücudumu ele geçirmişti. Sanırım bir noktada Emir acıdan dolayı bayıldı. Onun çırpınmaması işimi kolaylaştırsa da bayılması içimi acıtıyordu. 

Makasın ucu sonunda demir bir şeye çarptığında derin bir nefes alıp sakin kalmaya çalıştım ve makasın ucunu iyice derine sokarak kurşunun altına kadar indim. Demir parçayı yukarı doğru ittirdiğimde kanla beraber dışarı çıktı. Neden bilmiyorum kurşunu alıp cebime attım ve makası helikopterin zeminine fırlattım. Yaranın üzerine anında bir kaç kat pamuk ve sargı bezi koyduktan sonra elimle bastırmaya başladım. 

Sonra omzuma dokunduğunu hissettim. Hepiniz helikoptere tırmanmış kemerlerinizi bağlıyordunuz. Üzerindeki montu çıkarıp bana giydirene kadar atletle durduğumu fark etmemiştim bile. Omzumdan bastırıp beni koltuğa oturttun ve kemerimi bağladın. Sonra Emir'in kendinden geçmiş bedenini dikleştirip onun da kemerini bağlayıp Emir'in öbür yanına oturdun. 

İşte bu kadardı. 

 Ellerimdeki kaygan sıvıya bakıp derin bir nefes aldım. Şimdi kendimi dağıtmamalıydım, ellerim titremeye başlamıştı. Helikopterin pervaneleri hızlanırken dışarıya baktım. Helikopter pistine ulaşan yolda sayısını algılayamayacağım kadar çok polis arabası hızla ilerliyordu. Yerimde kıpırdanıp sana baktım. 

Helikopter zeminden hafifçe havalandı ve birazcık yalpaladı. Pilot, "Çok ağırız!" diye bağırdığında hepimiz birbirimize baktık. Sonra sen hiç tereddüt etmeden helikopterin kapısını açıp çantalardan ikisini aşağı yuvarladın. Helikopter biraz daha yalpalasa da sonunda havalandı ve polis arabaları bize ulaşmadan havalanıp uzaklaşmaya başladık. 

Bizden Biri  (Tamamlandı)Where stories live. Discover now