20. Bölüm - FİNAL

274 21 39
                                    

-Merhaba bölümü iki şarkı eşliğinde okumanızı önereceğim. İlki Tommy DOCHERTY - Wallows ikincisi Dedublüman & Mavzer Tabancas - Belki. Tüm bölümü "Belki" şarkısını başa sarıp sarıp okuyabilirsiniz. Bölümün video kısmına da onu ekleyeceğim.-

"Sevgili Bilmem Ne Zamanki Kendim,

Hayat sana neler getirdi, getirdiklerine karşılık senden neler götürdü bilmiyorum. Ama umarım hayatın, hayatım, nadiren kurduğun hayallerindeki gibidir.

Şu an bu mektubu okumaya başlamadan önce ne yapıyordun? Eşyalarını mı düzeltiyordun da buldun bunu, yoksa okumak için eline rastgele aldığın kitabın sayfaları arasından ayak ucuna mı düştü?

Hangi ülkenin hangi şehrindesin, nasıl bir evde yaşıyorsun merak ediyorum. Hangi mesleği seçtin, buna nasıl karar verdin? En önemlisi güvenebildin mi birine, sevebildin mi? Sevilmeyi kendine, sevmeyi karşındakine zehir etmeden yaşayabildin mi hayatını doyasıya? Bu mektubu koltuğuna yayılmış tek başına mı okuyorsun, yoksa dudaklarını saçlarına değdirmeden duramayan biri var mı yanında?

Hala yalnız mısın Umut?

Umut...

Söyleyecek çok sözün varken, söylesen bile hiçbir işe yaramayacakları düşüncesiyle nasıl da hepsini bir bir yuttuğunu biliyorum. O çaresizliği, o anlaşılma arzusunu, o söylediklerinin sadece ve sadece dinlenmesi isteğini... Çaresiz olmadığını, karşında anlamak isteyen olduktan sonra anlaşılabileceğini, cevap vermek için değil, sadece senin ne düşündüğünü öğrenmek amacıyla can kulağıyla dinlenebileceğini, bunların hepsinin mümkün olduğunu sana biri gösterdi. Unutmadın değil mi onu? İçindeki gerçek seni bulmanı sağlayan o çocuğa bunu yapmadın?

Umut...

O, seni yargılamayan tek kişi.

O, seni değiştirmeye çalışmadan kendini bulmanı sağlayan tek kişi,

O, saf sevgiyi sana hissettirdiği için senin de ilk kez birine bunu hissettirebildiğin tek kişi.

O, sağ yanındaki boşluğu sol yanıyla mükemmelce dolduran tek kişi.

Ve o, sana sarılmadan ölmek istemeyen tek ve muhtemelen son kişi.

O, sen; sen, o'sun.

Ne olursa olsun.

Görüyorsun sen istesen de istemesen de zaman gelip geçiyor ve hep geçecek. Bu devran her daim dönecek. Büyüyeceksin. Her şey değişecek. Sen dahil... Bir zamanlar hevesle peşinden koştukların için zamanı geldiğinde arkana dahi bakmazken varlıklarını bile fark etmediklerine bir süre sonra için gidecek. Herkesi sevmek zorunda olmadığını, kimseye kendini sevdirmek için çabalamana gerek olmadığını, kimi olayları, kimi durumları ve kimi insanları akışa bırakman gerektiğini göreceksin, öğreneceksin, hissedeceksin.

Bazı anların ne çabuk bittiğini aklın almayacakken bazı anlar bir an önce geçip gitsin diye dua edeceksin. Ama şunu bil, her ne olursa olsun, bitmemesini dilediğin bitecek, geçmez sandığın geçecek. 

Unutma ki; her ne oluyorsa, olması gerektiği hale evrilmek için oluyor. İnsanlar hayatına çıkmak için giriyorlar ve bu düşündüğünün aksine kötü bir şey değil. Önemli olan, olanı olduğu gibi kabullenebilmek...

Eksilecek, dolacak ve taşacaksın. Bazı anlar yarım kalacak ve bu senin tam hissetmene engel olacak diye korkacaksın ama aslında hiç de düşündüğün gibi olmayacak. Yarımlarla tamam olacaksın, bazen yarılayamayacaksın bile ama aslında her halinle tamamsın. Bu nedenle her anını doyasıya yaşa. Her anın tadı bambaşka. Eminken yanılabilir, koşarken tökezleyebilir ve hatta düşebilirsin. En nihayetinde insansın ve deneyimlemek için varsın. Hemen her şeyi, hemen herkesi ve hemen her hissi... Olduğun sürece 'iyi kisin'. Tıpkı diğer herkes gibi... İlk önce sensin ama bir tek sen değilsin. Yeter ki yaşa. Ruhun musalla taşındaki bedeninden ayrılırken ardında 'keşke' diyeceğin insanlar, olaylar, durumlar bırakma.

METAMORFOZWhere stories live. Discover now