Ep 6

120 35 5
                                    

Esneyerek yana döndüğümde bir bedene çarpmamla duraksadım. Bu evde ben ve Pole'dan başkası yaşamadığı için irkilerek geriye kaydım.

Tahmin ettiğim şey değildir değil mi? Gözlerimle yanımdaki bedeni süzdüm. Benim gibi gözleri kapalı uyuyan yüzünü görmem şaşkınlığımı arttırmıştı.

Bana yıldızların uyumadığını söylememiş miydi?
Elimi saçlarına uzatarak yüzüne düşen bir tutamı geriye bıraktım ve onu incelemeye devam ettim.

Oldukça masum görünmesinin yanı sıra masumdu da. Sadece görüntüde değil, kalben de...

"Son birkaç gündür olanlara inanamıyorum..."
"Neye inanamıyorsun?"

Kafasını hızla kaldıran Pole'a karşılık korkuyla bağırdım.
"Beni korkuttun!"

Hafifçe sırıttı ve kafasını yana yatırdı. Ardından bön bön bana bakmaya başlayınca gözlerimi ovuşturarak sordum. Gerçekten merak ettiğim için sormuştum bu sefer.

"Sen hani uyumuyordun?"
"Uyuyamıyorum zaten. Sabaha kadar seni izledim ve nasıl uyunduğunu öğrendim!"

Kaşlarım şaşkın bir şekilde havalandı. Uyumak öğrenilebilecek bir şey değildi.
"Sabaha kadar beni mi izledin?"

"Evet ve uyumak çok kolaymış! Sadece bedenini serbest bırakıyor ve gözlerini kapatıyorsun."

Kafasını yeniden tavandan tarafı çevirerek gözlerini yumdu. İçimden gülsem de dışımdan tepkisiz bir şekilde onu izliyordum.

Pole birkaç saniye sonra gözleri kapalı
bir şekilde sordu.

"Gördün mü Yoongi? Uyuyorum bak."
Kendimi tutamamış ve bir kahkaha atmıştım.

Gözlerini kapatıp hareketsiz kaldığında uyuduğunu mu zannediyordu yani? Tamam, mantıken öyleydi ancak uyku esnasında beynin bütün fonksiyonları devre dışı kalıyor ve çevrendekileri duyamıyorsun, ya da olup bitenlere tepki gösteremiyorsun.

Pole'un yaptığı sadece numara yapmaktı. Ellerimi saçlarına daldırarak karıştırdım ve yanıtladım.
"Görüyorum Pole. Çok iyi öğrenmişsin."

Yataktan doğrulduğum sırada o da benimle birlikte kalktı. Üzerindeki kıyafetlerimi süzdüm. Birkaç gündür aynı şeyleri giyiyordu. Saçlarımı karıştırarak mırıldandım.

"Sana bir şeyler almalıyız. Sonsuza kadar benim kıyafetlerimi giyemezsin."

"Neden?"
Konuşmayı yeni söken bebeklerin pes etmeden sorduğu aynı soruyu soruyordu. Ona eğilerek konuştum.

"Çünkü benim kıyafetlerim bana ait."
"Anladım."

Kafasıyla onayladı. Bu hareketi çok sık yaptığını fark etmiştim. Umursamadan bakışları dolabıma kayınca yutkundu. Okula geç kalacağımı anlar anlamaz hızla onu kapıya yönelttim.

"Üzerimi değiştirmem gerekiyor. Aşağı in ve beni bekle. Tamam mı?"
"Yoongi..."

Suratı düştüğü için ister istemez endişelenmiştim.
"Yine ne oldu Pole?"

"Dünkü ağrı yeniden geldi. Bir şeyler yemeliyim değil mi? Bana hazırlar mısın?"
Gülümseyerek kafa salladım.

"Üzerimi değiştirdikten sonra kahvaltı yaparız. Hadi aşağı in."

Fazla bir şey demeden odadan ayrıldı. Bende hızlıca üzerimi değiştirerek salona indim. Onu salonda bulamayınca mutfağa geçtim.

Uslu bir şekilde sandalyeye oturmuş beni bekliyordu. Yalnız başıma yaşadığım senelerde kendi kendime beslenmenin yollarını bulmuştum. Bu nedenle zorlanmadan hızlı bir kahvaltı hazırladım.

Kutup Yıldızı #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin