Ep 7

114 35 5
                                    

Eve girmeden hemen önce Seo Jin'e evimin biraz dağınık olduğunu ve beş dakika beklemesini söylemiştim.

Eğer benimle birlikte içeri gelir ve Pole ile karşılaşırsa yanlış anlayabilirdi ki şuan bulunduğumuz durumu açıklayacak herhangi bir cümle bulamıyordum.

Bu önerimi anlayışla karşılayarak kapıda beklediği sırada içeri girdim ve gözlerimle Pole'u aradım. Salonda bulamayınca sessizce seslenmek zorunda kaldım.

"Pole! Neredesin?"
Herhangi bir yanıt gelmemişti.

Onu en son mutfakta bıraktığım aklıma gelince mutfağa girdim. Masanın başında oturmuş hareketsizce bekleyen Pole'u görünce derin bir nefes verdim.

Kapıyı kilitlemiş olduğumu bilmeme rağmen evde olmadığı düşüncesi endişelendirmişti.

"Pole..."
"Ah hey Yoongi! Geri mi döndün?"

Gülümsedim ve kolundan tutarak oturduğu yerden kaldırdım.

"Geri döndüm ancak bir misafirim var. Seni görmemeli. O yüzden odama çık ve ben seni çağırana kadar da oradan çıkma. Anlaştık mı?"

"Misafirin mi var? Kim?"
Gözlerimi kapatarak derin bir nefes verdim. Burada beni sorgulayamazdı, burası benim evimdi.

"Ne diyorsam onu yap işte."
"Pekala, pekala..."

Daha fazla ısrar etmeden merdivenlere yönelince derin bir nefes verdim. Seo Jin fazlasıyla çekici bir kadındı ve bana karşı olan ilgisini anlıyordum.

Pole'un uyuşuk bir şekilde merdivenlerden çıktığını görünce fısıldadım.

"Hadi Pole! Daha hızlı..."
"Pekala çıkıyorum işte."

Sonunda gözden kaybolduğunda kapıyı açtım. Seo Jin gülümseyerek bana döndü ve eliyle içeriyi işaret etti.

"Topladın sanırım?"
Espri yaptığını anlayınca hafifçe kafa salladım ve kapıyı açarak içeri geçmesini işaret ettim.

O içeriye doğru bir adım attığı sırada bakışlarım merdivenlerin sonundan kafasının bir kısmını uzatmış Pole'u görmemle duraksadım.

Yüreğime iniyordu! Ona odama gidip, beklemesini söylemiştim! Merakına yenik düşmüş ve söylediklerimi dinlememişti bile.

Gördüğü şeye rağmen merakının gitmiş olması, içeri geçmesini sağlamamıştı ne yazık ki!

Çatık kaşlarla Seo Jin'i süzen yıldızıma karşılık el kol hareketleriyle görünmemesini işaret ediyordum.

Sonunda kafasını o ürkütücü yerden çekti ve gözden kayboldu. Şanslıydım ki Seo Jin onu görmemişti.
"Sanırım bugün fazlasıyla yorucu değildi senin için?"

Hala ayakta dikildiğimiz için bir ima yapmıştı ki mesleğimden ötürü bu espriyi anlamama gibi bir lüksüm yoktu. Kafamı eğerek gülümsedim ve yanıtladım.

"Hayır... Sadece biraz alışılmadık bir durum. Her neyse, yemek hazırlayayım ben."

Mutfağa yönelince kendisi de topuklularıyla birlikte peşime takıldı.

"O halde bende sana yardım edeyim."
"Yorulmana gerek yok."

Kafasını yatırarak alayla güldü.

"Giyimime dikkat ediyorum diye yemek yapamam mı? Yardım etmek istiyorum işte."
"Pekala madem çok istiyorsun..."

Gülüşerek mutfağa girdik ve akşam yemeğimizi hazırlamaya koyulduk. Neden tavırları sürekli ilgimi çekiyordu bilmiyordum ancak hoşuma gidiyordu işte.

Kutup Yıldızı #Wattys2019Where stories live. Discover now