Ep 13

87 30 0
                                    

Derste çalan telefonumla birlikte hem konsantrasyonum bozulmuştu, hem de öğrencilerin dikkatleri dağılmıştı.

Dikkatlerini dağıttığı için çalan telefonumu hızlıca elime aldım, karşımdaki öğrencilerimden özür dileyerek aramayı yanıtladım.

Arayan Pole'du ve ona yalnızca acil durumlarda aramasını tembihlemiştim. Umarım acil bir durumdur ve durduk yere beni rahatsız etmeyecektir.

"Efendim?"
"Merhaba Yoongi."

Bakışlarımı sınıfta gezdirerek elimle önlerindeki testi çözmelerini işaret ettim.

Öğrenciler dediğimi dinlerken, bende kapıya biraz yakın durmuş, sessizce yanıtlamıştım.
"Merhaba?"

"Bir şey mi oldu? Neden soğuk konuşuyorsun benimle?"

Ona derste olduğumu açıklamazsam bu konuşmanın uzayacağından emindim. Boğazımı temizleyip yutkundum.

"Şuan dersteyim. Acil bir şey yoksa ben seni sonra arayayım."
"Pekala."

Benden önce görüşmeyi sonlandırmıştı. Hepsinden özür dileyerek telefonu cebime geri koydum ve konuya devam ettim. Ancak on dakika geçmemişti ki telefonum tekrardan çaldı.

Sinirle elimdeki uzun çubuğu masama koydum, telefonumu çıkardım.

Öğrenciler tekrardan tuhaf bir şekilde bana bakıyorlardı çünkü ilk defa derste telefonla konuşuyordum. Dekanın kulağına herhangi bir şikayet gitmese iyiydi.

"Efendim?"
Biraz sert çıkan sesime karşılık Pole sevimlice konuştu.

"Dersin bitti mi?"
"Hayır, Pole. Bitmedi. Bitince arayacağım demiştim."

Bu sefer ben telefonu yüzüne kapattım. Ondan sonraki otuz dakika boyunca, on dakika aralıkla yeniden aramış ve dersimin bitip bitmediğini sormuştu.

Şimdiden ona telefon alıp nasıl kullanılacağını öğrettiğim için kendime kızıyordum.

Acil durumlarda ara uyarımı hiç anlamadığından dolayı daha da kızıyordum. Canının sıkılması acil bir durum olabilir miydi sizce?

~

"Pole!"
Bağırarak evden içeri girince merdivenden ayak sesleri duyuldu.

Bakışlarımı zıplayarak merdivenlerden inen Pole'a çevirince tüm kızgınlığım aniden uçuverdi. Bir yerine bir şey olacaktı.

"Düşeceksin yavaş-"
Dememe kalmadan ayağı takıldı ve birkaç basamak öteden aşağıya doğru uçtu.

Havada süzülen narin bedeninin kolundan yakalayarak yere düşmesini engelledim. Yere düşmeyen bedenine karşı benim sevincimin yanı sıra, onun da şaşkınca yüzüme baktığını görmüştüm.

Pole fazla güzel bir yıldızdı. Bu güzel yıldızın benim yıldızım olduğunu söylemesi, peri masalındaymışız gibi hissettirmişti.

"Dersin bitti mi Yoongi?"

Onun sorusuyla birlikte bugünkü aramaları aklıma gelince yakın olan yüzlerimizi bir çırpıda uzaklaştırdım ve azarlamaya başladım.

"Sana acil bir şey olursa araman gerektiğini söylemiştim. Beni dinlemiyor muydun? Aklın neredeydi? Neden derste öğrencilerime küçük düşürüyorsun!"

"Üzgünüm."
Küçük bir çocuk edasıyla özür dilemesi sakinleşmeme neden olmuştu.

Bazen karşımda benimle aynı akıl yaşında birinin olmadığını unutuyor ve tepkilerimi fazla büyük gösteriyordum.

Kutup Yıldızı #Wattys2019Where stories live. Discover now