"Yeni gelen çocuklardan biri çok tatlı ama" diyen derine yüzümü buruşturarak baktım.
"Tatlı nedir ya" oldum olası tatlı kelimesinden nefret ederim.
"Harbi yakışıklı ama bi gör bak." kıvanç derine kaşlarını çattı. "Şimdi benden de mi yakışıklı? "
"yani biraz" abartma diye geçirdim içimden. Kıvanç bu okulun en yakışıklı erkeklerinden biridir. Kumral ve kahverengi gözlü olmasına rağmen gülüşü gerçekten çok güzel. "Heyy birileri kıskanmış mı? Yapma kıvanç" diye azarladım onu. Kolunun altına aldı beni. "Seviyorum seni kızılım." Demeyi de ihmal etmedi. Deniz "senden iyisi mezarda abi" deyince hepimiz yüzümüzü buruşturduk.
"Aha geliyor eridim ben buna" derinin baktığı yöne dönünce yanındaki çocukla konuşan çocuğa baktım.
"Bu benim yanıma oturan çocuk değil mi?"
"Oha yanına mı oturdu?"
"Evet de bu mu yani?" Harbi yakışıklıydı ama benim için erkek arkadaş abimden sonra bitti. Hele ki buradaki ingilizler Türkleri sevmezken.
"Bir içim su bu lina."
"Aman ne su ne su" deyip kalan son dersime girmek için ayrıldım yanlarından.
Ertesi gün
Saçım başım dağılmış bir şekilde kalktım yine. Telefonuma baktığımda babamdan mesaj vardı.
"Lewis şirketine git ve imzala."
Babamın mesaj anlayışı işte. Watsapp dan bizim gruba mesaj attım kahvaltıya gelemiycem diye. Altıma her zamankinden daha resmi olan siyah tül şeritli eteğim, üstüne pudra pembesi bir gömlek ve siyah kısa ceket giydim. Siyah çantam, stletto larım, eyeliner'ırımla hazırdım. Saçlarımı açık bıraktım. Yeterince kıvırcıktılar zaten. Tiguan ıma atlayıp gittim lewis şirketine. Girişte lina kızıl dediğimde tüm çalışanlar dönüp bana baktılar. Umursamadım ve sekreterin peşinden 8. Kata çıktım.
Odaya girdiğimde yaşlı ama karizmatik bir adam ayağa kalktı ve "Hoşgeldiniz lina hanım" dedi.
"Hoşbulduk siz Mr.lewis olmalısınız."
"Evet küçük hanım babanızın size bahsetmiş olduğu belgeler burda"
"Imm öncelikle okumak isterim"
"Tabi kii ne alırsınız"
"Sade bir kahve"
"Tamam"deyip 2 kahve söyledi. Dosyayı elime aldım o sırada kapı açıldı. Gelense...
Oğulları bu muymuş?
YOU ARE READING
AYKIRI
HumorKızıl saçları dalgalandı. Parmaklarımı saçlarında gezdirdim usulca. O dolgun dudakları kıvrıldı. Ve güneş kadar parlak gülümsemesini sundu bana. Kalbim sıkıştı, sonra nabzım hızlandı. Ona "aykırı bir aşksın, küçüğüm. " dediğim günü anımsadım. Şaşkı...
