26 #Düğün

224 13 0
                                    

Adel den

Onu orda gördüğüm an kalbim bir an için durdu ve sonra daha hızlı atmaya başladı. İlk defa bir kız için bu kalp atıyordu. Aşıktım. Ve bunun bayağı farkındaydım.

Sahneye çıkınca sarhoş zannettim ama o sözleri duymaya başlayınca öyle olmadığını anladım. Gözlerini dikerek bana söylemesi bir yana sözler o kadar uyuyordu ki bize. Tabii tay e her şeyim falan dememiştim ve yeni bir hikayeye falan başlayacağım yoktu. Düğün gününe kadar öyle gözükebilirdi ama ben asla tay ile evlenmeyeceğim. Kalbin başka biri için atarken bir insan nasıl evlenebilir ki?

Şarkı bittiğinde gözlerimden bir damla yaş düştü. Kafamı eğip düşen yaşı sildim hemen. Ve çıkışa ilerledim. Dışarı çıkığımda ingilterenin soğuğu tenimi yaktı. Umursamadım.

Düğün günü tamam ama ondan sonrasını bana bırakmıştı dayım. Onu burada tutması için kıvançdan yardım alabilirdim. Bu kıvança her şeyi anlatmaya bedel olacaktı ama önemli değil. Düğünden sonra üstümü değiştirip ona gitsem güzel olur aslında. Ardından kendi evime götürürüm.

1 hafta var. 1 hafta sonra benimsin lina...

 
Lina dan

O akşamdan sonra birdaha onu hiç görmedim. Kaçırdığım derslere odaklandım. Ve geri gitmemem için bizimkiler ısrar ediyorlar. Hafta ortasına kadar yine iyiydim ama cumartesiye kadar adel aklımdan çıkmadı hiç. Zaten dorukta arayıp duruyor beni. Ona birisini sevdiğimi söylediğim halde peşimi bırakamaması ve üstelik yeniden başlayalım demesi iyice sinirlerimi bozdu.

Günlerden cumartesi...düğün günü sabahı

Gece uyuyamadığım için müzik dinlemiştim ve uyandığımda 'antidepresan gülümsemesi' çalıyordu. Telefonumla kulaklığı bir kenara atıp yataktan kalktım. Aynanın karşısına geçtim. Dersler, düşünceler, en önemlisi adel ve uykusuzluk yüzümü şişmiş bir hale getirmişti. Kendimi çok çirkin hissediyordum. Elimi yüzümü yıkadım. Kahvaltı falan yapmayıp bir paket mısır açtım. Televizyonun karşısına geçip magazin haberlerini izlemeye başladım. Telefonumun çalmasıyla haberlere adelle taylor ın çıkması ayrı bir ironiydi. Televizyonu kapattım. Odamdan telefonumu alıp arayana baktım.

'doruk'

"ne var?"

"nasılsın bakalım?"

"nasıl olmamı bekliyorsun acaba?"

"iyi olmanı bekliyorum tabiiki lina. Bir adam için...."

" sen aşktan ne anlarsın yaa. Ne için aradın sen?"

"seni merak ettim ama anlaşılan ters tarafından kalkmışsın."

Elimi saçıma daldırıp kafamı kaşıdım. "gayet iyiyim. Sorun yok çok mutluyum. Hatta düğüne de gidicem."

"bencede gitmelisin lina. Güçlü olmalısın...." gibi şeyler zırvalamaya başlayınca ona şaka yaptığımı söyleyemedim tabi. Gitmeyecektim. Yoksa gitsem mi?

"hadi kapat doruk sabah sabah beynimi.." "tamam tamam son bir şey Whatsapp dan attığım şarkıyı dinle. Tam senlik"

"iyi tamam"

Whatssap a girdim. Yüklenen şarkıyı bekledim. Bu arada mısırımı içeriden alıp yatağıma girmiştim bile. Şarkı yüklenince açtım hemen.

 
Kaldı Yine ismin Dilimin Ucunda
 
Sonradan Gelir Hep Aklım Başıma
 
Baktım Kaldım Gözlerinin içine Kaçırdın Gözlerini Bıraktın Ellerini
 
Sana Ne Şiirler, Ne Şarkılar Yazdım Ama
 
Diyemedim Gitme Diye
 
Olmadı Yapamadım Adam Gibi Unutamadım
 
Diyemedim Bitti Diye
 
Gel Desen Gelirim Hadi Gir De Ben Giderim
 
Sevmesen De Severim Gurur Benim Neyime
 
Kim Ne Derse Desin Söz Geçmiyor Ki Dilime
 
Kapanırım Dizlerine Gurur Benim Neyime

Olmadı yapamadım gerçekten. Adam gibi unutamadım. Gel dese de gözlerim kapalı giderim. Çünkü gurur yoktur aşkta. Saçma kalır. Gurur anlamını yitirir. Çünkü o aşk o kadar büyük ki...

Bu şarkı her ne kadar bizim durumumuza uymasada etkilemişti beni gerçekten. Gözümden akan yaşları silip dolabımın karşısına geçtim. Sarı elbisemi elime alıp hazırlanmaya başladım. Saçlarıma maşa yapıp fırça tarakla dolgunlaştırdım. Altın zarif bir kolye taktım. Makyajımı yapıp üstüme kalın montumu geçirdim. Ve evden çıktım. Saat 1 di muhtemelen başlamıştı.

Önce kıvanç a gittim. Bir kot ve üstüne tişörtle ceket çıkartım. Ona hızlı olmasını söyledim ama o beni dinlemek yerine "emin misin?" diye soruyordu. Emin değildim ama gitmek istiyordum işte. Benim arabama bindik. O kullanmak istedi. Ne olur ne olmazmış.

Düğün kapalı bir alandaydı. Belki nikahtan sonra bir yerlere gidilebilirdi.

İçeri girdik. Montumu çıkardım. Ve en arka sıraya oturduk kıvançla.

Kulağıma eğilip "kiliseye de gidilecek mi?"

Diye sorduğunda elimden geldiğince gülümsedim.

"bilmem."

"diyelim ki bir mucize oldu. Adel evlenmedi. Sen de onunla evleneceksin. Bu bizim dinimizde günah ama. Ne yapacaksın. Mesela çocuğun oldu...."

"biraz sessiz lütfen" kıvanç ın lafını kesen bir kadındı. Sanırım taylor ın annesi. Çünkü ona çok  benziyordu.

Kıvanç a dönüp "emin ol bu mucize olmayacak."

"o kadar emin olma" önüne döndü.

Ne demekti bu?

Öndeki kişilerin bazılarının bakışları bize döndü.

Aldırmadık. Adel in annesi de bize bakıp önüne döndü. Yanıma birinin oturduğunu hissettiğimde gelen e döndüm.

Alex di. "selam" dedi sessiz bir şekilde.

"sen şahit değil misin?" diye sordum.

"hayır" deyip sustu. Az sonra tay le adel çıktı karşımıza. Çiçekli bir yoldan geçmeye başladılar.

Adel o kadar yakışıklı olmuştu ki. Gözlerimi ondan alamıyordum. Mavi gözleri ışıl ışıldı. Bu içimi acıtmıştı işte.

Taylor sade beyaz bir gelinlik giymişti. Heryeri çiçekti.

Adel in gözleri beni bulunca göz kırptı. Bu neydi şimdi? Sinirlerim bozulmaya başladı ama. Nikah memuru geldi. Bir sürü şey söyledi. Önce tay e sordu. Taylor önce bir çığlık bastı. Kulakları tırmalayacak şekilde. Sonra evet diye bağırdı. Gerçekten kulaklarım uğuldadı. Sıra adel e geldi. Önce 2 saniye kadar sustu. Sonra gözleri bana döndü. Gözlerini benden ayırmadan mikrofonu eline alıp yanıma gelmeye başladı.

"ne yapıyor bu çocuk?" diye uğultular vardı ve herkes bana ve adel e bakıyordu. Tay ise susmuş bizi izliyordu. "bu hayatta kalbini çalan, hızlı attıran ve sadece ona aitmiş gibi hissettiren kadınla evlenmek istemiştim hep. -hala bana bakıyordu- o kadını bulamam diye korkum vardı. Sonra derste bir kız dikkatimi çekti. Bizlerin aksine hiç not almıyordu. Telefonu da çalınca yüzünü yakından inceleme fırsatı buldum. Kızıl saçlar ve yeşil gözler beni ilk anda mest etmişti. Bu benim kadınım olmalı dedim. Sadece benim... Ve ben şuan sizlerin huzurunuzda ona aşkımı ilan ediyorum. Seni seviyorum lina... Sen benim ilk aşkımsın..." Etrafta bir kargaşa çıktı. Taylor gözlerimin önünde koşa koşa çıkışa gitti. Ve herkes bize şaşkınlıkla bakıyordu. Bazı konuşmalar ve ufak çaplı tartışmalar. Hatta bir teyzenin "bu kız adel e daha çok yakışıyor" dediğini bile duydum. Hatta adel de duymuş olacakki bana gülümsedi.

Benden bir cevap bekliyordu. Ama ne? Soru neydi? Ben mi kaçırmıştım yoksa?

Konuşmaya tekrar başladı.

"bu hayatta hep birbirimizin yanında olmaya var mısın lina? - büyüyen gözlerimi görünce gülümsedi- hayır bu bir evlenme teklifi değil. Çünkü üstümde damatlıkla edemem. Ama hayatımda ol. Benimle ol. Herkesten kaçarak yaşamayalım ha?"

Gözlerimi yumdum ve rüya olmaması için allaha yalvardım. Mutlu olmuştum. Hemde çok. Ama beni kandırmanın bir cezası olmalıydı dimi? Her şeyi planlayıp da benim en son haberim oluyorsa ceza çekecek. Ve kıvançta...

Gözlerimi açtım ve onun gibi gülümseyerek "tren kalktı adel bey! " deyip arkamı döndüm. Çıkışa yürümeye başladım. Şuan adel in ve diğerlerinin şaşkınlıkla arkamdan baktığına adım gibi eminim.

AYKIRIWhere stories live. Discover now