77.

22.2K 1.3K 252
                                    

"Barış, topu bana at!" Diye bağırdı Soner.

"Yamaç, kaldırabileceğim kadar hafif değil maalesef." Diye cevap verdi Barış. Dediğine gülüp bakışlarımı topa çevirdim.

Şu an yakantop oynuyorduk ve biz kız lar ortadayken erkekler vuruyordu. Bize, Barış'ın bir başka arkadaşı olan Melih ve ikizi Melike katılmıştı. Sedef az önce vurulup çıkmıştı.

Bir o tarafa bir bu tarafa koşarken, topun Barış'ın elinde olduğunu gördüm. Hedefi benmişim gibi duruyordu. Topu hızla atmasıyla, topu kucağımda buldum, kendimi de yerde. Resmen uçmuş ve kıçımın üzerine düşmüştüm. Bir metre kadar geriye gitmiştim. Hepsi birden etrafa doluşunca gözlerimi açmak zorunda kalmıştım.

"Kübra, iyi misin? Özür dilerim, gerçekten. Orantısız güç kullandım sanırım." Dedi Barış. Top istem dışı elimden kayıp gitmişti. Yanmıştım.

"Başını falan çarptı mı, acıyor mu?" Dedi Soner.

"Yok, iyiyim." Diyerek doğruldum ve ayağa kalkıp arkamı silkeledim.

"Gonyalıyık biz oğlum, kafamız serttin evel Allah." Diye işi şakaya vurdum. O sırada başka bir öğrencinin sesi geldi.

"Gelin hadi, saklambaç oynayacağız!"

Barış söylense de onu da zar zor oyuna sokmuşlardı.

Ebe, yazı tura ile, Seçkin diye bir çocuk seçildikten sonra altmışa kadar sayması için bir ağaca yollandıktan sonra, herkes koşuşturmaya başlamıştı. Ben de ormana doğru koşuyordum. Bir süre sonra fazla uzaklaştığımı fark edince etrafa bakınmaya başladım. Sanırım kaybolmuştum. Omuzumda hissettiğim el ile bir çığlık attıktan sonra hızla arkamı döndüm. Barış olduğunu görünce, sakinleşip elimi kalbime götürdüm.

"Korkuttun salak!"

"Kusura bakma." Dedi sadece.

"Fazla geldik sanırım. Geri dönelim." Dedim.

"Nereden döneceğiz ki?" Diye sorunca şaşkınca ona baktım.

"Ne yani, etrafına bakmadan mı geldin?!" Diye öfkeyle konuştum.

"Seni takip ederken fırsatım olmadı maalesef." Deyince kaşlarımı çattım.

"Neden beni takip ediyordun ki?"

"Ne bileyim, seni tenhalara koşarken görünce, belki kıyıda köşede öpüşme fırsatı yakalarız diye düşündüm." Diye cevap verdi. Omuzuna bir tane yumruk atıp kızgın bakışlar yolladım.

"Hemen bizim için doğru yolu bul, burada donmak istemiyorum." Dedim.

"Hava sıcak." Diye kısa kesti.

"Ekime gireceğiz Barış." Dedim.

"Bana ne söyleniyorsun ki? Derdini Mikaile anlat. Olmadı müdürüyle görüşürsün." Dedi laubalice.

"Kafir ya. Kafirsin herhalde, sünnet falan oldun mu sen?" Diye dalga geçtim.

"Niye yoksa baban seni bana vermez mi?" Dedi bana.

"Babamı bilmem de, annem yanına yaklaştırmaz." Dedim. "Ayrıca nereden çıktı bunlar ya?! Saçmalama."

Gülüp etrafa bakmaya başladı.

"Geldiğimiz yoldan geri dönelim bari." Dediğimde bana çekinir gibi baktı.

"Nereden geldik ki?" Dedi utana sıkıla.

"Kıyıda köşede beni sıkıştırma hayalleri kuracağına etrafına baksaydın!" Diye öfkeyle konuştum.

"Fena mı? Konuşuruz biraz." Dedi. Ellerimi elleri arasına alıp gözlerime baktı.

"Ben bu elleri tutmak istiyorum. Yemin ederim ki Berna'yı sevmiyorum. Aksine nefret ediyorum. Berna mı Kübra mı deseler, gerizekalı diye diye döverim adamı. Çünkü tabii ki sen."

"İnanayım mı?" Dedim küçük bir çocuk gibi.

"İnan." Dedi sadece.

"İnandım gitti o zaman." Dedim ve güldüm. "Ama bu seni affettiğim ve sevgili olduğumuz anlamına gelmez diyerek kollarımı kavuşturdum.

"Hay sikeyim ya!" Dedi bıkkınlıkla.

Fazla naz aşık usandırır ama ne yapalım, kız evi naz evi.

Şerefsiz || Anonim (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin