special part [2]

3.8K 445 172
                                    


AMANNN DAYANAMADIM BE

••

Başımın ve belimin ağrısıyla derin bir iç çekmiş ve acıyla gözlerimi aralayıp tavanla bakışmaya başlamıştım.

Aradan çok uzun bir zaman geçmişti ve onun bir kedi oluşuna dayanmak sandığımdan da zor oluyordu.

Hatta yıkıyordu beni.

Kurumuş gözlerimi birkaç kez kırpıştırıp ellerimi üzerimde gezdirmiş ama tüylü bir şeye rastlayamamıştım.

Akşamdan kalma, buram buram içki kokan sahibine dayanamayıp odayı terk etmiş olmalıydı. Suga, her zamanki Suga'ydı işte. Burukça gülümseyip doğrulmuş ve odanın dört bir yanına saçtığım içki şişelerini izlemiştim boş gözlerle.

Tanrım, biliyorum ceza verecek insan bulmak zorundaydın ama o neden ben olmuştum ki?

Böylesine ponçik bir ruha, her gece eskiden öpebildiği kedisini(!) karşısına alıp içmek yakışıyor muydu hm?

Alkolik bir gamsıza döndürmüştüm kendimi.

Saçlarım gözlerime kadar inmişti ve birkaç kilo vermiştim üzüntüden.

Suga bile bazen yanıma gelip bacaklarıma sürtünür ve gözlerime baka baka miyavlardı durmam için. İçerlerde bir yerde, beni hep anladığını ve benimle konuştuğunu biliyordum ama sadece bu gerçeğe tutunarak yaşamak, insanı bitiren yegane şeylerden biri oluyordu.

Düşüncelerimden sıyrılıp saçlarımı küçük bir tokayla tepeden toplamış ve içki şişelerini iğrenerek torbalara doldurmaya başlamıştım.

Suga nerelerdeydi acaba?

Normalde her sabah uyandığımı anlar ve yanıma gelirdi ama bu sabah sanki daha yalnız kalabilirmişim gibi yalnız bırakmıştı beni.

Belki de onunla yeterince ilgilenemiyorum diye küsmüştü.

İçim cız ederken odamdan bağırıp beni duymasını sağlamaya çalışmıştım.

"Suga! Kedicik! Biliyorum seninle bu aralar çok ilgilenemedim. İşlerimi bitirip geliyorum lütfen bana küsme olur mu?!"

Sanki konuşabilirmiş gibi alışkanlıktan yine bir cevap beklemiştim fakat karşılığında bir miyav bile alamamıştım.

İşlerimi halledip iki çöp poşetiyle içeri geçtiğim sırada mutfak tezgahında gördüğüm kahve kupasıyla olduğum yerde donakalmıştım.

Sorun orada bir kupanın olması değildi. Sorun, o kupanın içindeki şeyin dumanının tütüyor olmasıydı.

Kalbim ağzımda atmaya başlarken elimdeki poşetleri düşürmüş ve gözlerimi kapatıp her sabah düşündüğüm ihtimali bu sefer ayrı bir heyecanla düşünmeye başlamıştım.

Acaba?

Acaba bu sefer?

Gerçekten Suga geri dönmüş olabilir miydi?

Derin derin nefesler alırken sessizce lütfen diye sayıklıyordum evrene, oralarda bir yerlerde belki de bizi izleyen cadıya.

"Lütfen gelmiş olsun."

Ve gözlerimi açtığım gibi karşımda onu görüyordum.

Birkaç adım sendeliyordum.

Gülüşü ulaşıyordu kulaklarıma,

kulaklarını oynatıp kuyruğunu koluma sürtüyordu.

"Günaydın sevgilim." diyordu.

"Ben geldim."

"Biliyorum çok beklettim."

Gözlerimden yaşlar boşalırken elimden gelen tek şey sıkıca ona sarılmak oluyor.

Boynunu, yanaklarını, dudaklarını derin derin öpüyor ve benimle ağlayışını buruk kahkahalarla izliyorum.

"Sorun değil." diyorum.

"Galiba seni sersefil bir ömür bekleyeceğimi gören dudu peri bu halime daha fazla dayanamadı."

İşte şimdi mutlu bir sona ulaşıyorum.

••

Meow,idiot • YoonminWhere stories live. Discover now