10🍃Sinir Bozucu,Gıcık

745 89 124
                                    

Multimedya:The8~Minghao💙

Derin bir nefes alıp verdikten sonra gözlerimi yeniden açtığımda, hemen karşıda kalan merdivenlere açılan kapıya yaslanmış Jeonghan'ın bizi izlediğini gördüm.

Bizi izlerken tüm duvarları yıkılmış gibiydi. Omzunu duvara vererek elleriyle duvara yapışmıştı. Ayakta durmak için güç alıyordu. Minghao onun zayıf noktasıydı belli ki. Ona çok değer veriyordu.

Gözlerimiz kesişti. Dolan gözlerini gördüm. Hemen arkasına döndü ve ellerinin tersiyle gözlerini silerek merdivenlere açılan kapıdan çıktı. Aşağı indi.

Minghao biraz daha sakinleşmişti. Başını omzumdan kaldırdı ve gözlerimin içine bakıp gülümsedi.

"Teşekkür ederim, Ji Na. Sanırım... İyi geldi."

Minghao ve gözlerinde gördüğüm o küçük acılı çocuk, asla ama asla kötü olamaz. Onlarda bir hainin gözleri yok. Onlarda kötü birinin gözü yok. Yıllarca ajanlık yaptım, yıllarca kaç tane çete çökerttim. Girdiğim çetedeki pislikler nerede, bunlar nerede? En yakın zamanda komutanım ile konuşmam lâzım.

Ona tüm içtenliğimle gülümsedim.

"Hadi,toparla kendini. Seni böyle görmesinler. Yüzünü yıka da gel. Seni bekliyorum."

"Tamam."

Burnunu çekip ellerinin tersiyle gözlerini ve yanaklarını sildi. Sile sile bu geniş koridorda bulunan banyoya girdi.

Koridor dediğim yer de âdeta bir oda gibiydi. En uç kısımda, pencere; pencerenin önünde de bu güzel divan vardı. Odalara açılan bir sürü kapı vardı. Bunun hâricinde odaların arasındaki boşluklarda hep raflar vardı. Dosyalar ve kitaplar doluydu.

Minghao gelince beni sol elimden tutarak ayağa kaldırdı. Koluma girdi. Birlikte ilerledik. Düz yolda ilerlerken gayet iyi yürümüştüm.

Merdivenlere açılan kapıdan geçtiğimizde yürüdüğümüz düz yerden aşağısı tamamen görünüyordu.

Herkes gözler önündeydi şimdi. Bir kısmı mutfakta, bir kısmı oturma odasında. Karşımızda da ayrı bir koridor vardı. Merak ederek sordum.

"Bu koridor nereye açılıyor?"

Minghao gözlerimle işaret ettiğim yere bakıp cevap verdi.

"Ah, orada toplantı yaptığımız oda ve türlü çeşit silahlarımızın olduğu bir oda var. Orası tehlikeli. Ayrıca özel. Girmesen çok iyi olur."

Yine tebessüm ettim ve başımı salladım.

"Tamam,anladım."

Aşağıdakiler sesimizden ötürü bize dönmüştü. Jeonghan şimdi mavi renkli, tekli deri koltuğun üzerinde oturuyordu. Joshua da onun karşısında bulunan uzun koltukta yayılmış, cep telefonuyla ilgileniyordu.

Woozi, Hoshi ve Jun mutfakta uğraşıyorlardı.

Merdivenlerden inmeye başlamadan önce girmemem gerektiği söylenen koridora bakmamak için kendimi zor tuttum. Başardım ve bakmadım. Aşağı inmeye başladık.

En zor kısım şüphesiz bu kısımdı. Yavaşlamıştım.

Minghao da bunu fark etti.

"Sana aşağı katta, spor salonunda bir yer mi açsak acaba? Ama orası çok soğuk olur. Üst kat seni çok zorluyor gibi. Ne yapsak ki?"

"Sorun değil. İyi geliyor aslında. Acıya direncim artıyormuş gibi hissediyorum. Üstlelik spor oluyor."

Minghao da gülümsedi.

İsimsizler //SEVENTEENWhere stories live. Discover now