Multimedya: Bir kitabım için yapmış olduğum klip. Türk mitolojisine dayanan fantastik bir kurgu.☺💙Asırlar sonra döndüm. Sizleri çoook özledim.
İyi okumalar.
Bölümde sürpriz bir karakterimiz var. 😉 Kim olabilir acaba?😏
🍃
Polis karakolundan içeri girip aradığım kişiyi bulabilmek için asansöre bindim. Çok da dolu olmayan asansörde köşeye çekildim ve başımdaki şapkayı biraz daha indirip başımı yere eğdim. Bir sağa bir sola sağ ayağımı yavaşça sürükleyip beyaz, boğazlı converselerime baktım.
8.kata ulaştığımda bana garip garip bakan çalışanların, çoğunlukla da polislerin arasından geçip katta indim. Koridorda ilerledim.
Biraz sonra onu gördüm. Her zamanki gibi çalışma masasında oturuyordu. Dönen sandalyesinde bilgisayarının olduğu masasının tersine döndü ve elindeki tahta kalemiyle beyaz tahtada bulunan bir ismi yuvarlak içine aldı.
Kalemi tutan eliyle çenesini sıvazlayarak isme odaklandı. Düşünmeye başladı. Onu böyle görünce tebessüm ettim. Yanına ilerledim.
Elimi omzuna atar atmaz refleksle kalemi fırlattı ve ayağa kalkarak kolumu yakalamaya çalıştı. Yapmak istediği hareketi anladığım için hızla hamlesinden kurtuldum ve onu zapt etmek için yapmak istediği hareketi kendisine uyguladım. Kolunu kıstıran kişi ben oldum.
Hemen başını kaldırdı ve çattığı kaşları, kıstığı gözleriyle yüzüme baktı.
"Kimsin sen?"
Başımı kaldırdım. Kolunu serbest bıraktım.
Hemen kolunu kendisine çekti ve diğer eliyle ovmaya başladı.
Maskemi yüzümden indirip ona gülümsedim.
"Beni özlediğini hissettim, hyung."
Ben hyung der demez gülümsedi. Yüzümü de görünce gözlerini devirdi.
"Yine mi sen?"
"Hadi ama hyung, beni özlediğini biliyorum. Kim benim gibi bir kardeşi özlemez ki?"
"Ben."
Derin bir nefes verip kollarımı birbirine bağladım. Onun çalışma masasına yaslandım.
"Samimiyetin için teşekkür ederim."
Ofis sandalyesine yeniden kendisini âdeta bir çuvalmışçasına bıraktı.
"Hayırdır? Seni buraya getiren sebep ne?"
"Sensin, Min Yoongi hyung."
Onunla neredeyse tüm görevlerimi birlikte yapmıştım. Oppa kelimesini kullanmayı sevmiyordum ve bu zamana kadar kimseye de oppa deme gereği duymamıştım. Ancak Yoongi bana abilik yapan samimi tek kişiydi. Ona hyung demeye uzun seneler önce başladım. O da bundan hoşnut oluyor aslında.
Psikopatça sırıttı. İşaret parmağıyla göğüs kafesine dokundu.
"Ben miyim? Ne derdin var benimle?"
"Burnumda tütüyorsun. Özlemin beni küle çevirdi."
"Kes dalgayı, sadede gel."
"Tamam tamam."
Yüzümdeki gülümseyişi ağır ağır soldurup yeniden derin bir nefes aldım. Aldığım gibi nefesimi verdikten sonra;
"Durum ciddi."dedim.
Kulaklarını dört açtı. Her daim çatık olan kaşları biraz daha çatıldı. Masaya kollarıyla tutunup kendisini çekti. Tekerlekli sandalyesiyle çalışma masasına sürüklendi ve dirseklerini masasının üzerine koydu.

YOU ARE READING
İsimsizler //SEVENTEEN
Fanfiction"Ne o?Gözlerinden kalpler fışkırıyor.O kadar mı beğendin Joshua'yı?" Jeonghan'ın geldiğini yeni fark edebildim.Geldiği gibi yanıma çöktü ve o da bağdaş kurdu.Gülümsüyordu. "Çok yakışıklı.Üstelik kum torbasına vuruşu...Woah!Çok hayran kaldım şu an.Sa...