Multimedya: Jeonghan💙
"Nerede kaldınız be?! Nerede kaldınız?! Hadiii! Aaahhhh!"
Duyduğum boğuk sesler Jeonghan'a ait olmalıydı. Güçlük çekiyor, zorlanıyormuş gibi çıkıyordu sesi.
Ağırlaşmış gözlerimi açmak için zorladım. Kuruyan boğazımı ıslatabilmek için canımı yaka yaka yutkundum. Kaşlarımı çattım.
Ağır ağır gözlerimi araladım.
Başım yüksek yastıkta olduğu için çevremi görebiliyordum. Karanlıkta kalan gözlerimin aydınlığa alışabilmesi için kısık kısık bakarak acısına bir müddet katlandım.
Bir süre sonra onları tam olarak açabildim. Gerçekten Jeonghan oldukça güçlük çekiyordu.
Kapının önüne dolabı, koltuğu yatırmıştı. Ancak kendisi de zorlanmaktan dolayı hareket eden eşyalara sırtını yaslamış, kollarını da eşyalara sarıp geriye doğru ıkınıyordu.
Gözleri kapalıydı. Sıktığı dişlerini görebiliyordum. Terlemişti. Alnından boncuk boncuk ter akıyordu.
Kapı ise gürültüyle zorlanmaya devam ediyordu. Bir kere daha kapıya vuruldu. Jeonghan koltukla beraber öne doğru savrulsa da hızla dengesini toparlayıp yeniden yasladı sırtını.
"Aaaahhhh!"
Onun acı çekmesine katlanamıyordum. Ağzımda ise oksijen maskesi olduğu için konuşamıyordum.
Kapının arkasından Wonwoo'nun sesini işitince beynimden vurulmuşa döndüm. O eğleniyor gibiydi.
"Zorlanıyorsun değil mi? Vazgeç artık, direnme! Bugün gebereceksin!"
Jeonghan ona karşılık vermedi. Yalnızca işine odaklandı.
Beynim yeni yeni kendisine geliyordu. Hastanede olduğumu dahi etrafı incelememe rağmen yeni fark ediyordum. En son olanları hatırladım.
Çok ağır gelen sağ kolumu zorlanarak kaldırdım. Ağzımdaki oksijen maskesini çıkardım. Baygın ve yorgun gözlerle Jeonghan'ın yüzüne bakmaya devam ettim.
"Jeonghan."
Sesim de oldukça yorgun ve bitkin çıktı. Beni çıkan gürültüden ötürü kesinlikle duyamayacağını düşünmüş ve bir kere daha daha yüksek sesle seslenmek için ağzımı açmıştım ki; Jeonghan yumduğu gözlerini açtı.
Şaşkın gözleri hızla gözlerimle buluştu. İçinde bulunduğu duruma rağmen heyecanla gülümsedi.
"Ji Na!"
Ben de ona tebessüm edip içini biraz olsun rahatlatmaya çalıştım.
Yanıma gelmek istedi. Adımları bana doğru doğruldu ama kapı onun bir anlık dikkatinin dağılmasıyla açıldı. Jeonghan eşyalarla birlikte savruldu. Bu sefer yere düştü.
Panikleyerek yatakta doğrulmaya çalıştım. Ani hareket edince omzumda derin bir acı hissettim.
Ağzımdan kaçan iniltiye mani olamadım.
"Aahh!"
"Ji Na!"
Canımın yanışını işitince Jeonghan hızla ayağa kalkıp yanıma koştu.
"İyi misin?! İyi misin güzelim?!"
"Ne-neler oluyor?"
Ellerini yanaklarıma attı. Hızla uzanıp alnıma bir öpücük kondurdu. Çok uzaklaşmadan alnını alnıma yasladı.
Nefes nefeseydi. Başparmaklarıyla yanaklarımı ağır ağır okşarken;
"Bir şey olduğu yok. Endişelenme." dedi.

KAMU SEDANG MEMBACA
İsimsizler //SEVENTEEN
Fiksi Penggemar"Ne o?Gözlerinden kalpler fışkırıyor.O kadar mı beğendin Joshua'yı?" Jeonghan'ın geldiğini yeni fark edebildim.Geldiği gibi yanıma çöktü ve o da bağdaş kurdu.Gülümsüyordu. "Çok yakışıklı.Üstelik kum torbasına vuruşu...Woah!Çok hayran kaldım şu an.Sa...