Multimedya:Jeonghan💙
Eve girer girmez dişlerimi sıkmaya devam ederek kendimi uzun koltuğa atıverdim.
"Woozi! Wooziiiii!"diye bağırarak ortalığı inlettim.
Arkamdan gelen Minghao, Jeonghan ve Joshua da kendini benim gibi koltuğa bıraktı. Jeonghan kendi bedenini hemen benim yanıma attı.
Yoongi hyung ise şaşkın bakışlarla etrafı incelenmekteydi.
"Bu kapının öyle bir harabeden böyle bir cennete açılmasını beklemiyordum. İyiymiş."
Sırıtarak toplandığımız tarafa inceleye inceleye gelmeye başladı. Bense bağırmaya devam ettim.
"Wooziiii!"
Jeonghan yanı başımda tamamen bana doğru döndü. Sağ bacağını kırarak üzerine oturdu.
"Yah! Girdin gireli neden Woozi diye ortalığı inletiyorsun? Çok mu özledin?"
Kuruyan dudaklarımı dilimle ıslatıp aynı şekilde kupkuru olan boğazımı ıslanmak için güçlükle yutkundum. Baygın gözlerle başımı sol tarafa çevirip Jeonghan'a baktım.
Kaşları çatıldı. Bana biraz daha yaklaşıp elini alnıma attı.
"Sen iyi misin? Terleme huyun yoktur senin. Alnında boncuk boncuk ter birikmiş. Gözlerin... Ji Na? Gerçekten iyi misin?"
Diğer elini de kaldırdı ve yanaklarımı avuçladı.
"Ateşin var gibi senin."
"Donuyorum."
Joshua ayağa kalktı.
"Yukarıdalar galiba. Duymuyor olmalılar. Ben hemen çağırıp geleyim Woozi'yi."
Ayaklandığı gibi koşar adımlarla merdivenlerden çıktı. Metal kapı ve metal duvarlarla çevrili özel odaya şifresini yazarak girdi.
Jeonghan yanaklarımı başparmakları ile hafif hafif okşarken ona çok hafif tebessüm ettim.
"Korkma, iyiyim. Yalnızca..."
Şimdi de söylemeye korkup bir müddet sessiz kaldım. Jeonghan daha çok odaklandı.
"Yalnızca ne?"
İçini rahatlatmak adına zor da olsa daha çok gülümsedim. Nefesim kesik kesik olduğu için konuşurken de istemsiz bir biçimde kesik kesik konuştum.
"Şey... U-uf-ufak bir y-ara."
"Ne?! Yara mı?!"
Ellerini yanaklarımdan çekip gözlerini her yerimde gezdirdi. Kolumu tuttuğu an dişlerimi sıksam da ağzımdan çıkan inleyişe mani olamadım. Gözlerimi yumdum. Dudaklarımı birbirine bastırıp derin derin nefesler alıp vermeye başladım.
Böyle olunca anladı.
Ceketimin fermuarını aşağı çekip ağır ağır sola doğru yatırdı. Omzumdaki yara şimdi gözler önündeydi.
Gözlerimi açıp baktığımda tişörtümün tamamen kana bulandığını gördüm.
Minghao hemen ayaklandı.
"Ji Na!"diye endişeyle bağırdı. Hızla yanıma geldi. Diğer yanıma oturdu.
"Kardeşim! Ji Na! Ji Na sen nasıl? Ne zaman? Neden? Neden daha önce söylemedin?!"
O kadar endişeliydi ki bu hâlimle bile onları rahatlatmak için çabalıyorum. Yine gülümsedim. Başımı sağıma yatırıp onun endişeyle parıldayan gözlerine baktım.

KAMU SEDANG MEMBACA
İsimsizler //SEVENTEEN
Fiksi Penggemar"Ne o?Gözlerinden kalpler fışkırıyor.O kadar mı beğendin Joshua'yı?" Jeonghan'ın geldiğini yeni fark edebildim.Geldiği gibi yanıma çöktü ve o da bağdaş kurdu.Gülümsüyordu. "Çok yakışıklı.Üstelik kum torbasına vuruşu...Woah!Çok hayran kaldım şu an.Sa...