onaltı,

8.6K 643 275
                                    

Uykusuzluktan sızlayan gözlerimi kapatıp yanağımı Ares'in göğsüne sürttüm ve beline sardığım ellerimi biraz gevşeterek derin bir nefes verdim. Birlikte benim balkonumda, hüzün köşemde sarılarak oturuyorduk. Ne o tek bir kelime etmişti ne de ben, birbirimize sarılarak sadece susmuştuk.

Susmak hiç bu kadar iyi hissettirmemişti bana.

Elimi avuçlarının arasına aldığında kafamı kaldırıp bakışlarımı ona çevirdim. Yeni çıkmaya başlayan sakalları anlıma batmıştı ve bu gülümsememe neden olmuştu.

"Üşümüş ellerin."

"Sen sarılıyorsun, ısınıyorum."gülümseyerek derin bir nefes aldı ve avuçları arasındaki elimi okşadı."Anlatsana biraz."

"Ne anlatayım?"

"Her şeyi."sıkıntılı bir nefes verip dudaklarımı yaladım."Trafik kazasından sonra bir kaç yıl kendime gelemedim, teyzemlerle birlikte kalıyordum."başını sallamasıyla boğazımı temizleyip devam ettim."Sonra onlardan ayrılmaya karar verdim o sıralarda da seni bulmuştum. Bir gün evinin önünden geçerken karşındaki apartmanın kiralık olduğunu gördüm, tuttum."

"Şimdi bana o mesajları atan sen miydin?"diyerek çenemi tutup yüzümü yüzüne çevirdi. Gülerek omuzlarımı silktim ve önüme döndüm."Sanki bilmiyordun hislerimi, günlüğümü okumuştun bir keresinde."bir anda yüzü düştüğünde kaşlarımı havaya kaldırıp elimi çenesine koydum ve okşadım."Ne oldu?"

"Saçma sapan konuştum, kırdım seni."

"Kırılacağımı bile bile yazdım."

"Neden başta söylemedin?"

"Cesaret edemedim, çok kötü şeyler yaşanmıştı, çok canımız yanmıştı."

"Neyse, boşver şimdi."gülümseyip başımı salladığımda yerdeki sigara paketini ellerinin arasına alıp gözümün önünde salladı."Demek sigaraya başladın."

"Sen de başlamışsın."

"Beni taklit etmeyi ne zaman bırakacaksın?"

"Hiç bir zaman."elindeki sigara paketini balkondan aşağı fırlatınca gözlerimi kocaman açarak başımı göğsünden kaldırdım."Neden yaptın ki şimdi bunu?"

"İçmeni istemiyorum."

"Sende içiyorsun ama?"diyerek kaşlarımı kaldırdığımda gülümseyip ensemden tutarak kafamı tekrar göğsüne bastırdı."Ben de içmeyeceğim."

"Neden bir anda bu kararı aldın?"

"Çok konuşma."deyip yanağını anlıma sürtüp kısık bir sesle konuştu."Aç kalbini, eve dönüyorum."

Kurduğu cümleyle kalbimin sızladığını hissettim. 

Başımı göğsünden kaldırıp yüzüne baktım.

Ben hayatım boyunca hiç böyle bir şey hissetmemiştim. 

O kadar güzel bakıyordu ki, sanki ben dünyanın en mükemmel şeyiydim.

Gözlerim hızla dolarken kaşlarını kaldırarak ellerini yanaklarıma yerleştirdi. 

"Ne oldu?"omuzlarımı silkip dudaklarıma buruk bir gülümseme yerleştirdim."Uzun zamandır böyle hissetmemiştim."

"Teşekkür ederim Mayıs."diye fısıldayıp yanağımı usulca okşadığında gözlerimi kapatıp titrek bir nefesi dudaklarımın arasından serbest bıraktım. Sesi bu hayatta duyduğum en güzel melodiydi, ses tonunu öyle özlemiştim ki onu saklayasım geliyordu."Neden teşekkür ediyorsun?"

"Uzun zamandır hissetmemiştim."gözlerimi aralayıp gülümsedim."Sana kimsesiz dediğim için de özür dilerim."

"Önemli değil, ben alıştım böyle olmaya."başını iki yana sallayıp doğrudan gözlerimin içine baktı."Kimsesiz değilsin, senin annen de benim, baban da benim, abin de benim, her şeyin benim."

"Sende gitmezsin değil mi?"gülümseyip ellerini yüzümden çekti ve etrafına bakmaya başladı. Ne yaptığına anlam veremeyerek kaşlarımı çattığımda eline balkondaki terliği aldığını gördüm. Oturduğu yerden hafifçe doğrularak terliği kendi balkonuna fırlattı ve gülümseyerek bana döndü."Gidersem şu hareketi yap, iki saniyede kapındayım."kıkırdayarak tekrar boynuna sığındım ve kollarımı beline sardım.

"Babam o adamı dolandırdığını ve adamın tehlikeli biri olduğunu söylediğinde çok korkmuştum."diye mırıldanıp saçlarımı okşamaya başladı."Çünkü işin içinde senin baban da vardı ve sana da zarar gelecekti."sıkıntılı bir nefes verip sözlerine devam etti."Senin baban kaçacağını söylediğinde biraz rahatlamıştım, kurtuluyordunuz en azından."yutkunarak başımı salladım."Ama benden ayrı olacağın için de çok üzülmüştüm, gitme dedim sana."

"Babamı ikna etmeye çalıştın."diye fısıldadığımda usulca başını salladı."Sonra sen gittin, her şey bitti sanki. Seni uğurlamaya geldiğimde bizim evi kundaklamışlardı."

"Sizin evinizin önünden geçtik, seni gördüm alevlerin arasına girmeye çalışıyordun ama seni tutuyorlardı. Ben de arabadan inmek istedim, hıçkıra hıçkıra ağladım ama izin vermediler."

"Sen gittin, ben her şeyimi kaybettim."dedi kırık bir sesle. Mahçup bakışlarımı ona çevirdiğimde çenemi okşayıp sıkıntılı bir nefes verdi."Sen benim canımsın Mayıs, Nisan'dan sonramsın, çocukluğumsun."

"Başına belanım."

"Başıma belamsın."

/

Keşke birinin başına bela olsam


balkonKde žijí příběhy. Začni objevovat