özel,

7.4K 643 177
                                    

Usulca adımlarımı kapıdan dışarıya atıp bahçeye indiğimde temiz havayı ciğerlerime çekip gülümsedim. Yukarıda parlayan güneş görüntüsüyle adeta beni aldatıyordu çünkü hava soğuktu.

Saksılarının olduğu yere doğru ilerleyip çiçeklerin yanında duran çiçek sulama spreyini elime aldım, Ares ile birlikte diktiğimiz çiçeklere doğru ilerlerken içimde tarif edemediğim bir mutluluk vardı.

Bu evdeyken, bahçeyle ilgilenirken, balkonumuzda iken, Ares yanımdayken, kısacası onun olduğu her anda, her yerde içimde hep bu tarifini bilmediğim mutluluk filizleniyordu.

Bir kaç ayda birbirimize öyle çok alışmıştık ki, bir yere gittiğinde bir kaç saat bile olsa yokluğunu hissediyordum. Sanırım her şeyi birlikte yaptığımız için oluyordu bu.

Elimdeki spreyle çiçekleri sularken, kendi kendime de bir melodi mırıldanıyordum.

Bahçe kapının açılma sesini duyduğumda bakışlarımı heyecanla o tarafa çevirdim, yüzümde de istemsizce bir gülümseme belirmişti.

Ares elindeki poşetlerle bahçe kapısından içeriye gireceği sırada arkasından bir sarışın kızın onun kolunu tuttuğunu görünce kaşlarımı havaya kaldırdım. Bu kızı daha önce hiç görmemiştim. Ares'e hareketli bir şekilde bir şey anlatmaya çalışıyordu, Ares hızla başını iki yana salladığı an kız bir anda kollarıyla onun bedenini sarmaladı.

Kanımın çekildiğini hissettim.

Bakışlarımı hızla o ikisinden ayırıp kendime gelebilmek adına bir kaç saniye gözlerimi kapatıp derin derin nefesler alıp verdim.

Kimdi bu kız? Bir anda nereden çıkıp gelmişti? Ares'i nereden tanıyordu? En önemlisi, neden ona sarılmıştı?

Aklımdaki sorulara cevap bulamamak beni daha da sinirlendirirken bir anda Ares tarafından adımın telaffuz edilmesiyle, sakin bir nefes vererek oraya döndüm. Yanındaki kız gitmişti, Ares gülümseyerek bana bakıyordu fakat benim ona aynı şekilde baktığım söylenemezdi.

"Pasta için istediğin malzemelerin hepsini aldım."diyerek elindeki poşetleri havaya kaldırınca hızla başımı salladım. Elimdeki çiçek sulama spreyini aldığım yere bırakarak kapıya doğru ilerlemeye başladım."Çiçekleri mi suluyordun bu havada?"

"Günlerdir sulamıyorduk."diye mırıldandım mesafeli bir sesle. Şaşkın olduğunu, affalladığını hissedebiliyordum fakat ben de o kızla onu öyle görünce tam olarak böyleydim.

Şaşkın, affallamış, öfkeli...

Geriye dönüp elinde tuttuğu iki poşete uzanıp elleri arasından aldım ve yüzüne bakmadan mutfağa doğru ilerledim.

Sormak istemiyordum, kendisi bir şeyleri anlayıp açıklama gereği duyardı belki.

"Şömineyi yakayım mı?"diye seslendiğinde sıkıntılı bir nefes verip elimdeki poşetleri usulca tezgahın üzerine bıraktım."Bilmem."dış kapının açılıp kapanma sesini duyduğumda odun almaya gittiğini anlamıştım. Sıkıntılı bir nefes vererek kalçamı tezgaha yasladım ve parmaklarımla oynamaya başladım. Kaç aydır aynı evdeydik, bir şeyler paylaşıyorduk, her şeyi birbirimize anlatıyorduk şimdi bu nereden çıkmıştı? Burada tanıdığımız hiç kimse yoktu, aylardır sadece birbirimizle ilgilendiğimiz için birbirimizden başka kimseye gerek duymamıştık.

balkonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin