9. Bölüm

131 12 86
                                    

İnsanlar, dürüst olacak kadar cesur değillerdir.

------------------------------------------------------------

Kagura geçen bir haftanın sonunda Hanabi'ye her şeyi anlatma kararı vermişti. Olan biteni ağzı açık şekilde dinleyen Hanabi ise bazı yerlerde sinirden Kagura'nın omuzuna hafifçe vurdu, bazı yerlerinde ise gözyaşlarını tutamadı.

Arkadaşı onu ölüm döşeğinden kurtarmak için canını tehlikeye atmış, sınırdan geçerek herkese namını duyuran kral ile yüzleşmişti. Hanabi böyle bir arkadaşa sahip olduğu için kendisini çok şanslı hissediyordu.

Bir hafta içinde Mestia şifacıları bitki özünü çıkarıp hastalığı def eden tedaviyi bulmuşlardı. Başta hastalığa yakalananlar olmak üzere, bütün halkın vücuduna enjekte etmişlerdi.

"Bu yaptığın kabul edilebilir bir şey değil Kagura." Kral Lancelot hafif kızgın bir şekilde sesini yükseltti. "Düşman topraklarına izinsiz bir şekilde girdin. Eğer sana bir şey olsaydı kimseye açıklama bile yapamazdık."

"Haklısınız kralım fakat bana da hak vermenizi istiyorum. Arkadaşım ve halkın bir çoğu hastalıktan kurtuldu. Açıkçası bunun için canımı tehlikeye atmaktan gurur duyuyorum." Kagura başı dik bir şekilde Odette ve Lancelot'un karşısında açıklama yapıyordu.

"Yine de akla her kötü şey gelebiliyor. Arkadaşların ve bizim aramızda sevilen birisin Kagura." Odette şefkatle Kagura'nın omuzuna dokundu. "Umarım bir daha böyle bir şeyle karşılaşmayız."

------------------------------------------------------------

"Lesley, seninle konuşmam gerekiyor."

Lesley arkasını dönerek ona seslenen Nana'ya baktı. Küçük adımlarla yavaş yavaş yanına yetişmişti.

"Sorun nedir?"

"Nasıl söylesem bilemiyorum. Bir kaç kez Gusion ve Guinevere'i beraber gördüm." Uzatmanın bir anlamı yoktu diye düşündü ve direk söyledi.

Lesley duyduklarından nedendir bilinmez etkilenmemişti. "Tahmin edebileceğim bir şeydi. Teşekkür ederim Nana." Daha sonra ise arkasını dönüp yürümeye devam etti. Hanabi'nin durumunu merak ettiği için onu ziyaret etmeyi düşünüyordu.

Ruh gibi etrafında olan biteni umursamadan kafası aşağıda yürüyordu ki birisine çarptı. Kafasını kaldırınca Granger ile göz göze geldi.

"Hey, selam. İyi misin?"

Lesley kafasını kaşıyarak Granger'a baktı. "Evet, evet iyiyim. Sen nasılsın?"

"İyiyim, nereye gidiyorsun?"

"Hanabi'yi ziyaret etmeyi düşünüyordum. Gelmek ister misin?" En azından yol arkadaşım olur, diye düşündü.

"Fena fikir değil. Avcılığa çıktım sırada bir sürü şey olmuş diye duydum. En azından bir geçmiş olsun derim."

Yol boyunca olan biteni, Granger'ın avcılığını, Gusion'la olan tartışmasını konuştular.

Granger, Gusion ve Lesley'nin arasının açılmasına sevinmişti ama bunu belli etmeye niyeti yoktu.

Sonunda Hanabi'nin evine geldiklerinde bir çoğu kişinin orada olduğunu gördüler.

Granger'ın döndüğünü görenler selamlamak için yanına yaklaşırken Lesley kafa selamı yaparak Hanabi'nin yanına gitti.

Hanabi daha şimdiden ayaklanmış, Hanzo ile uğraşıyordu.

"Hey, biraz daha dinlenseydin ya. Gerçekten inatçı bir bedenin ve ruhun var."

BÜYÜK DEĞİŞİM Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt