2🌿

6K 305 51
                                    

"Korku nedir bilmeyen ben
Tir tir titriyorum Gülce’den
Ödüm patlıyor Gülce’ye bakmaktan
Nutkum tutuluyor, ürperiyorum"

Diyor şair sevdiğim şiirinde. Kafamın içinde bu satırlar dolaşırken ben de dememek için zor tutuyorum kendimi. Ben de korkuyorum sayın şair. Deli gibi hemde. Kalp kıpırtım ön koltukta otururken gözüm ona kayacak diye ödüm kopuyor. Bu durumda her şeyi bahane edebilirim çünkü. Arabanın sağındaki ağaçlar daha güzel olabilir. Sağ ön camından güneş daha parlak gözükebilir. Pardon, parlak gözüken şey güneş de olmayabilir.

Yine de bu kadar isteğime rağmen kendimle büyük bir savaş veriyorum. Bugün oldukça büyük çizgiler aştın zaten, daha fazlasına gerek yok Yasemin. Kimi kandırıyorum peki, kendimi mi?

Sürekli bunu kafama kakmak istemiyorum ama yeniden o kadar seneyi hatırlatmaya çalışıyorum kendime. Az buçuk ağladığım zamanları. Herkesi çok özlememe rağmen geri dönmemek için verdiğim çabaları. Şimdi hepsinin silinip, kafamın içinde "Hoşgeldin Yasemin" sesi dolaşması sinirimi bozuyor. En çok kendime kızıyorum. Hep olduğu gibi.

Kafamı cama çevirip, en azından eve varana kadar beni oyalayacak bir şeyler bulmaya çalışıyorum. Eve vardıktan sonra her şey daha rahat olacak. Biraz daha beklemem gerek. Tam o sırada eskiden beraber oynadığımız oyun geliyor aklıma. Sıkışık trafik zamanlarında, keyifli vakit geçirmek için bulduğumuz oyun. Kırmızı araba saymaca.

Gördüğüm kırmızı araba sayısı altıya yükselirken, bizim dört numara da hafif olan trafiğe daha fazla katlanamıyor.

- Şu eve bir an önce varabilsek keşke.

Bunu neden dediğini anında anlıyorum tabi. Bu beni olduğundan daha fazla mutlu ediyor. Evde bayram havası olduğundan adım kadar eminim. Ailenin küçüğü olmak, uzun süre boyunca ev dışında olmak, tamamen eve dönüyor olmak. Bunların hepsi birleşince koltukta zıplamamak için zor tutuyorum kendimi.

Annem her ne kadar gidiyorum diye surat yapsa da, daha sonra bunu bahane ederek, bildiğiniz mahallede eğlence düzenlemişti. Kadına sebep olmasın yeter. Baktı Hamza okulu bitirip askere gitmiyor, hemen beni kullandı.. Peki gidişimde asker eğlencesi düzenleyen kadın, dönüşüme ne yapardı? Tabiki düğün. Allah'ım damat konusunda hem fikiriz yalnız, orayı bir unutmazsak.

Oldum olası çok seven, çok sevilen, ilgi gören, hafif şımartılan bir kız oldum. Annemin tek kız çocuğu değilim ama, anneliğini yaşadığı ilk kız olabilirim. Annemle ablam, anne kızdan ziyade arkadaş gibiler çünkü. Annem genç yaşta anne olmuş bir kadın. O yüzden ilk iki numara Samet abim ve Öznur ablam ile beraber büyümüş sayılırlar. İki annem var derken şaka yapmıyordum. Bir de tabi iki babam.

- Rabia en son heyecandan amuda kalkmaya falan çalışıyordu, diyor abim.
Çok normalmiş gibi söylüyor bu cümleyi. Çünkü çok normal. Rabia bu yapar.

Rabia. Dostum, sırdaşım, ne yaparsam yapayım arkamda duracak canım arkadaşım. Teyzemin kızı. Sevgili ailem sağolsun kalabalık bir sülale sayıldığımız için arkadaş konusunda hiç sıkıntı çekmedim. Baktım dolaşıyor bir kaç tane kıyıda köşede, aldım dost yaptım kendime. Rabia da bunların birincisi, halay başı.

Tam o an gözlerim pörtleyecek gibi oluyor. Sabahtan beri şu an ayıldığımı hissediyorum. Bana fazla gelecek şeylerden dolayı Rabia'ya mesaj atmayı unuttum çünkü. Abi şey yapabiliyor muyuz? Sen beni otogara geri bıraksan. Rabia tabancasının ucunu gülle donatmış şekilde bekliyor olabilir çünkü.

Ellerim ışık hızından daha kısa bir sürede çantamın içini buluyor. Aha çok güzel bakın bir de interetimi de kapatmışım. Yedim naneyi bu kadar net. Sessiz olan arabanın içini birden peş peşe gelen mesajlar dolduruyor. Bu belki eve gidene kadar beni oyalayabilir.

PekmezWhere stories live. Discover now