13🌿

3.1K 188 39
                                    

- Hayır ben en çok Yusuf oğluma acıyorum. Gözünün önünde kız senelerce, sen bu kızın çok özür dilerim ama ne kadar dengesiz ne kadar tuhaf bir kız olduğunu bizzat şahit olmuş birisin.

Bilmem kaçıncı nefesini alıyor derin bir şekilde.

- Hayır ne demek annecim sevdim o yüzden gittim. Ama yok sen küçükken dalak falan yemedin hiç. Ne yaptıysam yediremezdim sana. Ondan bu eksiklik sendeki. Seven insan gider mi? Niye kaçıyorsun anlamıyorum ki. Hayır kaçıcan madem ne gerek var uzağa kaçmaya. Bolu'ya kaç, Çanakkale'ye kaç. Ne demek kaçmak için Trabzon'a gittim. Annem sende var biraz. Şüpheleniyordum ben ama insan konduramıyor işte yavrusuna.

Bir yandan konuşup bir yandan titizlik ile salata için domatesleri kesmeye devam ediyor. Salatanın artık kırmızı çizgimiz olduğunu söylememe gerek yok.

- Tahta eksikliği var sende. Gittin kendin ağladın ağladın durdun, sonra gittin çocuğumu ağlattın. O Mustafa denyosunun ağzına laf vererek hemde. Bak yine sinirlendim. Anası da kalkmış ee oğlum yalan mı söylemiş diyor. Hayır sanane. Benim kızım isterse Mars'a kaçar sanane yani. Ben izin verdim belki kaçmasına. Merak etme sen gelip bir şey diyemez daha. Mürüvvet ablaya da dedim etme bir daha lafını sen karıştırdın ortalığı bu kadar diye. Sorsan Mustafa ile beşik kertmesiydi der herkese. Yağ nerde, ver yağı bana.

Tezgahın benim tarafımda kalan kısmından yağı alıp, hiç susmadan konuşmaya devam eden anneme uzatıyorum.

- Ayy ne güzel dedi ama Eymen dimi? Yasemin'den sonra benim adımı söyleyin bundan sonra diye. Ay Yasemin ben bu çocuğu çok güzel yetiştirdim he. Dimi kız?

Başımı sallıyorum ama cevap almak için sormadığına adım kadar eminim. Laf olsun diye işte. Yoksa aldı başını gidiyor kendisi.

- Yani kısacası annecim.

Kısacası mı anne?

- Yemin ederim bir daha biriniz ağlarsa ikinizi de terlik manyağı yaparım beni sinir etmeyin.

İçimden, ulusa sesleniş gibi bir konuşma ve terlik manyağı olmak arasında bir oylama yapıp, tercihimi terlik manyağı olmaktan kullanıyorum. Yine de bunu sevgili Emine sultana söylemiyorum. Yapar mı yapar.

- Kızım cevap versene.

- Tamam anne. İki saattir başka bir kelime kullanmıyorum zaten valla tamam.

Servise hazır gelen tabağı tezgahın üzerinde bir köşeye itip bana doğru dönüyor.

- Çemkirme bana. İyi olun diye diyorum ben. Hamza gelip anlatınca canımdan can gitti. Elin bilmem kimi ağlatsın diye mi büyütüyorum ben sizi. Benim yavruma ben kıyamazken onlar kim oluyormuş. Siz de üzmeyin daha birbirinizi. Şu düğüne koşturmadan bir şey yapamıyorum geçsin hele bir oturur konuşuruz. Ama siz iyi olun olur mu annem, valla ben çok seviniyorum size.

Hamza, annem konusunda ne kadar haklı çıkıyor. Kadın bir dokunuşu ile dış kapının mandallarını saf dışı ediyor. Anam anam canım anam.

Sorusuna yine cevap istemediğini bildiğim için sadece yaklaşıp sarılıyorum. Hep yaptığı gibi, saçlarımı öpüyor o da.

- Tamam annem, tamam.

- Yasemin?

İçeriden yengemin sesini duyunca annem ile sarılmamıza son veriyoruz. Annem ulusa sesleniş konuşmasını hiç yapmamış gibi işine dönerken, bende adımlarımı salon tarafına yönlendiriyorum.

Yiğit erkekleri bu akşam evde olmadığı için, Yiğit kadınları olarak tek tabanca takılıyoruz. Sevgili Samet bey, her erkeğin yapması gereken bir gece olduğunu ileri sürerek Emre abim için bekarlığa veda gecesi yapmak istiyor. Tabi başlarında bir adet baba Yiğit olunca mekân olarak ancak mahallenin kahvesini tutabiliyorlar.

PekmezTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang