7🌿

3.2K 237 47
                                    

Koltuğun bir köşesine kucağımda Aşure, yanımda Ömer ile kurulmuşken, kulağıma mutfaktan gülme sesleri geliyor. Mutfakta şahane bir ortam dönüyor çünkü mahalle ekibi toplanmış bir şekilde düğün için börek açıyorlar.

Ben diyeyim size mis gibi muhabbet, son dakika mahalle dedikoduları, sürekli altı yanan sıcak çay, fırından çıkan taze el açması börekler...

Bu ortam şahane olmasın da benim ortamım mı olsun?

Bende sözde iki afacanla çizgi film izliyorum. Sözde diyorum çünkü yaptığım şey sadece Ömer'in arada söylediği şeylere "Hmm" gibi cevaplar vermek. Onun dışında börek kokusunu ciğerlerime kadar çekip, arada kendi kafamın etini yiyorum; düşünerek...

Durumum hiç sağlıklı değil.

Yusuf'u, sarılmamızdan beri hiç görmüyorum. O gün sarıldıktan sonra soluğu kızların yanında almış, bir posta da onlara ağlamıştım.

Bunun üzerinden tam üç gün geçti ve Yusuf dediği gibi ortalarda gözükmüyor. Kahvaltıya inmiyor, yemeklere gelmiyor. Babannemin memleketten gelmesine rağmen yanına bile uğramıyor. Sadece ben değil yüzünü görebilen kimse yok etrafta.

Hamza'ya sormayı planlıyorum bu arada ama, kafeden kaçan çocuk kafe aşkı ile yanmaya başlıyor. Bu nedenle Hamza'yı da göremiyorum pek.

İçim içimi yer dururken, annemin de telaşı sayesinde Samet abimden en azından uyumak için eve uğradığını öğreniyoruz.

Ama ben daha fazlasını bilmek istiyorum. Meşgul eden şey her ne ise, canımı çok fazla sıkıyor. 

Büşra ve Rabia ile kafa patlatıyoruz fakat bu konuda ulaşabildiğimiz tek bir teori bile elde edemiyoruz.

Sonuçta sıfır çarpı sıfır eşittir sıfır oluyor.

- Yasemiin bakacak mısın kapıya artık?

Ablamın kaçıncı seslenişi kulağıma ulaşmışken, Aşure'yi Ömer'in yanında bırakıp kapıya doğru yol alıyorum.

Kimseyi beklemiyoruz aslında. Erkekler takımı Samet abimlerde maç keyfi yaparken, kadınlar takımı bizim mutfakta olduğuna göre aklıma kimse gelmiyor.

Kapıyı açmamla olduğum yerde kalıyorum bir iki saniye. Tabiki görmek istediğim kişi Yusuf oluyor. Ama gelen kişi bir adet Mustafa.

Kabusum Gülsüm ablanın oğlu Mustafa.

- Naber Yasemin?

- İyi senden?

Tam o sırada Öznur sultan bitiyor yanımızda. Bana kınayıcı bir kaç bakış yollayıp, Mustafa'ya geniş bir gülümseme gönderiyor.

Al çocuğuna da Mustafa çizgi film izletsin o zaman abla.

- Niye almıyorsun çocuğu içeri Yasemin?

- Ee erkekler yuka-

- Geç sen salona Mustafa. Annenin mutfakta işi bitmedi tam. Sen otur da börek versin Yasemin sana.

Mustafa yanımdan geçerek salona yöneliyor. Ben de el mecbur ablamın peşinden mutfağa geçiyorum.

- Ayy ıspanaklı da yapmışsınız. Yusuf çok sever ayırın biraz.

- Mustafa da çok sever ıspanaklı börek.

Sordum mu Gülsüm abla?

Ablam Mustafa'ya hazırladığı tabağa bir iki dilim de ıspanaklı börek koyuyor. Çatık kaşlarla bakıyorum ona ama beni gram ciddiye almayıp tabağı elime veriyor.

PekmezOnde as histórias ganham vida. Descobre agora