"Biraz kendine güven!"
Kangdae Hyunjin'e bağırırken tokat attı. Minik çocuk sertçe yere düşerken ağlıyordu. Fiziksel olarak her gün mahvolduğu gibi psikolojisi de saldırı altındaydı. Gerçeklerden kaçmaya çalıştığı yolda iki taraftanda kapana kıstırılmıș gibi hissediyordu
Kanayan dirseklerine rağmen babasından korktuğu için ayağa kalktı. Kesinlikle göz teması kuramıyordu. Sadece yere bakarken ağlıyordu
"Tekrar dene!" elleri titrerken karşısında duran Minho'ya yumrukları kaldırarak korkuyla baktı
Minho'ya sadece bir kere olsun vurabilmesi gerekiyordu ama Minho'da merhamet namına hiçbir şey yoktu
Aslında Minho ve Hyunjin iyi anlaşmışlardı ama şuanda işler biraz farklıydı. Hyunjin Minho'ya vuramadığı her sefer için ceza alacak, Minho ise Hyunjin kendisine vurabilirse ceza alacaktı. Birbirlerini ne kadar sevselerde şuanda kendi menfaatleri daha önemliydi
Hızla Minho'nun üstüne atıldı ve çelimsiz yumruğunu savurdu ama başarısız olmuştu. Minho kenara çekilip Hyunjin'in ıskalamasına sebep olurken tekrar saldırıya geçmesini önlemek adına karnına doğrudan bir yumruk geçirdi. Küçük çocuk acıyla yere kıvrıldığında babası "Sana sabahtan beri ne diyorum ben!!?" diye bağırarak onu tişörtünün yakasından tutup kaldırdı. Çocuğu sarsarak bağırmaya devam etti
Minho Hyunjin'in ceza aldığı her sefer başını çevirdi. Ona bakmak istemiyordu. Çünkü aynı cezaları kendisi de almıştı ve Hyunjin'e bakmak ona kendisini hatırlatıyordu
"Tanrım! Minho'nun zamanını çalmaktan başka bir şey yapmıyorsun!" adam sinirle dönüp arkasındaki Minho'ya bağırdı
"Git çalışmana devam et!" Minho sessizce oradan ayrıldı. 1 saattir Hyunjin ile yaptığı çalışma onun için daha çok 1 saatlik molaydı. Minho o kadar güçlü sayılmazdı belki ama Hyunjin'in çelimsizliği ona mutlak galibiyeti getiriyordu
Bahçenin diğer tarafındaki atış sahasına yöneldi. Yaklaşık bir aydır tabanca kullanmayı öğreniyordu. Ilk defa atış yaptığında çıkan sesten çok korkmuştu ve silahın yaptığı geri tepme hareketi yüzünden dengesini kaybetmişti. Şimdi ise daha iyiydi. Geri tepmeye de sese de alışmıştı. Sadece o geri tepme yüzünden düzgün nişan alsa bile ıskalayabiliyordu
Bahçenin diğer tarafında bağırma sesleri devam ediyordu. Minho oradan ayrılırken Kangdae "Belki de seni Minhyuk ile dövüştürmeliyim..." diye düşündü. Ardından bıçaklarla alıştırma yapan Minhyuk'u çağırdı
Minho zayıf görünen bir çocuktu. Ama aksine tişörtünün altında çocuk olmasının getirisiyle tam olarak gelişmemiş kaslar vardı. Vücudu yağ değil tamamen kastan oluşuyordu. Minhyuk ise ona ters olarak biraz kiloluydu. Eğitimi henüz vücuduna şekil verecek derecede etkilememiști onu. Kasa dönüşmek için bekleyen yağlar hala oldukları gibiydi. Bu da onu cüsseli gösteriyordu. Hyunjin karşısına dikilen bu iri çocuk ile aklını kaybecekmiș gibi hissetti
Çocuk sadece üstüne oturarak bile Hyunjin'i yenebilirdi
Hyunjin son duasını etmeye başladı. Annesinin ona verdiği hac kolyeye tişörtünün üstünden dokundu
Kangdae işareti verdiğinde Hyunjin yutkundu. Minhyuk ile birbirlerine bakıp ölçüp tarttılar. Minhyuk daha önce hiç birisine karşı dövüşmemiști. Bu yüzden Hyunjin cesaretini toplayıp üstüne doğru koşmaya başladığında ne yapacağını bilemedi. Panikle ne yapması gerektiğini düşündü. Ardından refleksleri gereği doğrudan kendisine gelen Hyunjin'in suratına yumruğunu olduğu gibi geçirdi
Vücudu yerle, kafası yerdeki büyük taşla buluştuğu an bayıldı Hyunjin. Belki de onun için bu en iyisiydi. Çünkü biraz daha devam etseydiler kafayı sıyırabilirdi
YOU ARE READING
Past // MinSung (DG)
FanfictionLet's Play a Death Game kitabındaki Minho ve Jisung karakterlerinin geçmişlerini anlatan yan kitaptır. Spoi yememek için önce birinci kitabı okuyunuz Her şey Minho'nun içinde bir huzursuzluğa sebep olan o adamın gelmesiyle başladı...