Minho kan göletine bakıp kaşlarını çattı. Ilk başta Minho'nun neye baktığını göremeyen Hyunjin ise Minho'nun yanına gelir gelmez durumu fark etmiş ve çığlık atmıştı
Hyunjin'in midesi bulandı. Kendisini koşarak geri bahçeye giderken buldu. En yakındaki ağaca aklındaki görüntü yüzünden midesinde ne var ne yoksa boşalttı. Berbat bir halde olsa bile sonradan gelip sırtını sıvazlayan eli fark etmişti
Minho Hyunjin Sakinleşene kadar bekledi. Hyunjin kustuktan sonra da ağlamıştı. Minho'nun isteği üzere Hyunjin koşarak içeriye gitmişti. Göletin yanından geçerken gözlerini sıkıca kapatmış ve kırmızı sıvıyı düşünmemeye çalışmıştı
Hyunjin gittikten sonra Minho işe koyuldu. Önce ortamı inceledi ve burada neler olmuş olabileceğini düşündü. Ilk başta çok fazla gelse de sakin bir şekilde bakınca o kadar da fazla kan olmadığını fark etti. Masadaki sandalyelerin pozisyonu ve etrafa saçılmış bir kaç küçük eşyadan dolayı burada bir tür tartışma yaşanmış olabilirdi
Bakışlarını tezgaha çevirdiğinde kanla kaplı bıçağı gördü. Bu ona kesinlikle kötü bir şey yaşandığını kanıtlıyordu
Etrafı biraz daha inceledikten sonra tezgahın üstünden temizlik bezini aldı. Yerdeki kan birinkintisini silip sandalyeleri ve eşyaları düzgünce olmaları gereken yere yerleştirdi
Yarım saat sonra işi bittiğinde iç çekerek odasına gitti. Hyunjin pikenin altına girmişti. Uyumadığını biliyordu ama onu rahatsız etmek istemedi ve Minhyuk'un yatağına geçti
Zaman ikisini de daha çok gererek geçti. Stresslenmișlerdi. Neler olduğunu bilmiyorlardı ve evde tek başlarınaydılar. Açıkçası ikisi de biraz korkuyordu
Evin kapısından metalik bir ses geldi. Hemen yerinden kalkıp kapıya gitti Minho. Babası, Minhyuk ve Minki içeri girdi. Minhyuk ve Minki sessizce Minho'nun yanından odaya girdi. Minho yatak odasına giden babasına kısa bir bakış atıp arkasını döndü ve kardeşlerinin yanına gitti
İkisi de sessizdi. Minki zaten pek konuşmuyordu ama durgundu. Minhyuk ise dolu dolu gözlerle boşluğa bakıyordu. Burnunu çekip kollarını bacaklarına sardı
"Minhyuk. Ne oldu? Neredeydiniz?"
Minhyuk sessizce burnunu çekti bir kere daha "Hastaneye gittik. Ve annem bizi terk etti"
Minho gözlerini sinirle büyüttü "Ne demek bizi terk etti?"
Minhyuk mızmızlanarak "Bilmiyorum" dedi "Bizimle uğraşmaktan bıkmış ve bizi sevmiyormuş. Bu yüzden gitmiş"
Yalan!
Minho titreyen ellerini Minhyuk'un saçlarına daldırdı. Şuan ki sinirli haliyle sevgi göstermek çok zor olsa bile kardeşinin saçlarını okşayarak ağlamasına izin verdi
Bir süre sonra kalkıp odadan çıktı. Yatak odasına doğru ilerledi. Kendisi odaya girdiğinde babası telefon konuşmasını "Tamam, 15 dakikaya görüşürüz" diyerek kapattı
Ölü bakışlarını Minho'ya çevirip onu süzdü. Ancak her zamankinin aksine bu sefer Minho doğrudan gözlerine bakıyordu. Fazlasıyla sinirliydi
"Anneme ne yaptın?" dişlerini sıkarak her kelimeyi vurguladı
Kangdae Minho'yu kandıramayacağını biliyordu. Diğer çocuklar hala toy olsa bile Minho mutfaktaki hali gördükten sonra bir şeyler olduğunu anlamış olmalıydı
Başını tekrar önüne çevirip parmaklarına baktı
"Onu öldürdüm"
Minho öylece donup kaldı. Duyduklarını hazmetmeye çalıştı
YOU ARE READING
Past // MinSung (DG)
FanfictionLet's Play a Death Game kitabındaki Minho ve Jisung karakterlerinin geçmişlerini anlatan yan kitaptır. Spoi yememek için önce birinci kitabı okuyunuz Her şey Minho'nun içinde bir huzursuzluğa sebep olan o adamın gelmesiyle başladı...