(25)

924 155 126
                                    

Bahçeye giren beyaz arabayı görmesi ile gözleri büyüdü Jisung'un. Koşarak odasından çıktı ve hızlı adımlarla aşağı kata indi. Oturum odasından çıkan babası ile göz göze geldi. Parıldayan gözlerle sordu

"Abim mi? Gelen abim mi!?"

Han Bey istemeyerek de olsa "Evet" dedi "Minho geldi"

Jisung kocaman gülümseyip hemen kapıyı açtı

"Minho Hyung!" koşarak arabadan inen abisine koştu. Çantalarını arabadan çıkarırken adının seslenilmesi ile başını kaldırdı Minho. Sarı kıvırcık saçları ve tombul yanakları ile Jisung ona gülümseyerek koşuyordu

Yüzüne hüzünlü bir gülümseme yayılırken sertçe kendisine çarparak beline sarılan kardeşine sarıldı o da

"Geri geldin!" Gülerek Jisung'un saçlarını karıştırıp "Geldim" dedi. Valizini çıkaran görevli ses etmeden içeri girdiğinde Han Bey dışarı çıkıp sarılan ikiliye baktı

Gelmişti yine başının belası

Han Bey ile göz göze geldi Minho. Yutkunarak ne kadar çok özlediğini söyleyen Jisung'a döndü tekrar

"İçeri geçelim mi? Sonra bana her şeyi anlatırsın"

"Tamam" gülümseyerek abisinin elini tuttu Jisung. Gururlu adımlarla içeri girdi. Bayan Han gelip Minho'yu kucakladı, hizmetliler ise etrafında çember oluşturdu. Hepsiyle konuşurken gülümseyerek ensesini kaşıdı Minho. Ilk defa bu kadar ilgiye maruz kalmıştı

Herkes tekrar işine koyulduğunda yine Han Bey ile göz göze geldi Minho. Anladı ne demek istediğini

Odama gel diyordu

Arkasını dönüp üst kata çıkan Han Bey'in arkasından yutkundu. Jisung'a dönüp gülümsedi hemen

"Birazdan gelirim"

Minho baş parmağıyla arkasındaki Han Bey'i işaret edince anlayarak "Tamam..." dedi Jisung

Babasının Minho'nun dönmesine pek sevinmediğini fark etmişti ve yine ona vurmasından korkuyordu

Geçen 3 ayda anlamıştı Jisung. Minho onun için sadece bir oyun arkadaşı değildi artık. O her zaman güvenebileceği bir sırdaş ve abisiydi. Sadece kendisini düşünen Jisung, Minho için endişelenmeye başlamıştı

Merdivenleri çabucak çıkıp Han Bey'in odasına girdi. Han Bey oturmasına izin verdi. Bir süre Minho'nun daha yapılı görünen vücudunu inceledi. Çocuk her geçen gün daha da kaslı hale geliyordu

Han Bey derin bir iç çekip "Eğitimin nasıl geçti?" diye sordu

"Güzeldi efendim"

Han Bey pek tatmin olamayarak "Sana ne öğretti?" diye sordu

"Vücudu forma sokmak ve çeviklik kazandırmak için yapılan basit alıştırmaları saymazsak her türden silahı kullanmayı öğrendim. Son günlerde keskin nişancılık eğitimi alıyordum"

Konuşma şeklinin daha da olgunlaștığını fark etti Han Bey. Anlayarak başını salladı ve parmaklarını birbirine geçirip masaya yaslandı. Minho'ya doğru eğildi

"O halde artık bu evde alacağın eğitime başlayabiliriz"

Minho bakışları yere düşerken "Nasıl isterseniz" dedi. Han Bey'in dudağının kenarı kıvrıldı

"Kafede çalışmaya başlayacaksın. Bir yandan okula gidecek, diğer yandan kafede çalışacaksın ve akşam eve geldiğinde Jisung'la ilgileneceksin"

Minho bakışları yerde gezinirken başını salladı. Ona göre saçma bir adımdı bu. Çünkü bu Jisung ile arasına mesafe gireceği ve daha az görüşeceği anlamına geliyordu. Onu koruması zorlașacaktı ama Han Bey'e karşı çıkma veya teklif sunma gibi bir şansı yoktu

"6 ay tek başına çalışacaksın. Sonrasında Jisung da çalışmaya başlayacak"

"Jisung da mı?"

"Onu koruman için ailene para ödüyorum. İkinizin yan yana olması gerekiyor"

Dudaklarını bastırıp tekrar başını salladı Minho. Han Bey'in zeki olduğunu unutmuştu görüşmeyeli

"Gelelim yasaklarına" arkasına yaslanarak Minho'ya üstten bir bakış attı

"Bundan sonra Jisung'a adıyla seslenemezsin. Ona efendim diyeceksin" gözlerine iğrenerek baktı "Saçma abi rolünü bırakacaksın artık. Gerçek bir koruma olma zamanın geldi"

Han Bey'in nefret dolu gözlerine bakıp tekrar gözlerini kaçırdı "Peki efendim"

"Oyun oynamak yasak, Jisung ile yakınlașmak yasak, samimi konuşmak yasak. Sadece resmi bir dille onunla konuşabilirsin ve sarılmak gibi dost canlısı hareketler de yasak. Jisung'un artık büyümesi ve ciddileșmesi gerekiyor"

Gözlerini odada gezdirip Minho'nun Jisung'a sahip çıktığı zamanları hatırladı Han Bey "Jisung şımarık bir çocuktu ama onu iyi yönettin. Başkalarını da düşünen ve şımarık olmayan bir çocuk haline geldi ama hala yaşamın ciddiyetinin farkında değil. Artık yönetilen kişi sen olacaksın"

Yutkundu Minho. Gözleri boşluğa bakıyordu

Bir daha asla Jisung'a sarılamayacak veya saçlarını karıştıramayacaktı

"Yasakladığım şeyleri yapıp yapmadığını korumalar kontrol edecek. Bu evde yaptığın her hareketten haberim olduğunu biliyorsun, yine öyle olacak"

Han Bey onaylaması için doğrudan kendisine bakarken "Peki efendim" dedi kısık sesle

Peki efendim... Geldiğinden beri söylediği tek şey buydu

Han Bey onu tek kaşı havada süzdü. Arkasına yaslanırken "Çıkabilirsin" dedi. Minho usulca yerinden kalktı ve dışarı çıktı. Koridorda kendisini bekleyen Jisung ile göz göze gelince gülümsedi

Samimi olmak yasak

Suratı düştü. Jisung'un gülümseyen yüzüne bakan gözlerini kaçırdı ve arkasını dönüp odasına ilerledi

"Minho Hyung, hadi bahçeye çıkalım"

"Özür dilerim efendim" yutkundu "Ders çalışmam gerekiyor"

Minho'nun alışkın olmadığı konuşma şekline karşılık koridorda ilerlemeyi bıraktı Jisung. Başı eğik odasına giden Minho'ya kaşını kaldırarak baktı

Ne olmuştu birden bire?

__________________

Birazcık daha dram katacağım, üzgünüm djdkdkdkdfjdjd

Kangdae'ye çok sövdünüz, biraz da Han Bey'e sövün. Sıra ona geçti djsmdmsmd

Past // MinSung (DG) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin