(32) [Final] [M]

2.4K 153 295
                                    

Her zaman olduğu gibi bölümün başları değil sonları smut. Okumak istemeyenler o yere kadar okuyabilirler.

Bu bölümü taaaaaa dg zamanında benden minsung ateşli öpücük isteyen nine-or-none aşkıma adıyorum dksmsm ateşli sayılmayacak öpücükler var ama olsun bölümün kendisi ateşli dmsmdsmx

__________________

Geniş arabada ön koltuğa kurulan Jisung'un yanına geçmeden önce yanına aldığı hırkaları arka koltuğa bıraktı Minho. Şu anda hava sıcak olsa da gittikleri yer fazlasıyla soğuk olacaktı.

Jisung'un yanındaki yerine geçtiğinde motoru çalıştırdı Jisung. Bu hareketi yaparken gülümsüyordu çünkü çok heyecanlıydı.

Hayatında ilk defa Minho ile baş başa bir tatil geçirecekti.

Babası yanlarında olmayacak, hiçbir korumadan çekinmelerine gerek kalmayacak ve diledikleri gibi hareket edebileceklerdi. Üstelik 2 hafta boyunca böyle olacaklardı, rüya gibiydi.

İkili çıkmaya başlayalı baya olmuştu zaten ama hiç birlikte tatil yapma fırsatları olmamıştı. Hatta ev içindeyken bile çok nadiren yalnız kalmışlardı ve o sıralarda da en fazla öpüşmüșlerdi. Daha önce hiç yapmamışlardı o şeyi.

En çok da bu yüzden heyecanlıydı Jisung. Çünkü Minho ile baş başa geçireceği 2 haftada istedikleri an bunu yapmaya fırsatları olacaktı. Minho'nun ona dokunduğunu hayal etmek bile kalbinin hızlanmasına sebep oluyordu.

Boğazını temizlerken arabayı evin bahçesinden çıkardı çabucak. Yola koyuldu.

Kayak tesisi ile ünlü olan bir dağa gideceklerdi. Yaz tatilindeydiler ve dağda hala daha kar bulunsa da kullanıma kapalıydı, karlar erimiş olabilirdi. Kimsenin olmadığı bu boşluğu ise değerlendirmek istemişlerdi. Oraya yeni bir kafe açacaklardı ve yapımından işletilmesine kadar her şeyden Minho ve Jisung sorumlu olacaktı. Bu onların Han Bey'e değil kendilerine ait olan ilk kafeleri olacaktı ve heyecanlıydılar. Şimdiden akıllarında bir sürü fikir vardı.

Yanında oturan ve mutlu görünen Minho'ya kısa bir bakış attı Jisung. Her zamanki gibi tebessüm ediyordu ama farklı olduğu belliydi. İçinden gelen doğal bir tebessümdü, kendi düşündüğü şeylere bilinçsizce gülümsüyordu Minho.

Kendisi de gülmeye başlarken "Neye gülüyorsun?" diye sordu Jisung. Minho şaşkın bakışlarla ona dönmüştü. Bu sefer sırıtmaya başladı yolu seyrederken "Seninle tatile çıktığımız için heyecanlıyım"

"Tatile çıkmıyoruz aslında. Yapmamız gereken işler var sonuçta, değil mi?" Minho'nun tepkisini ölçüyordu aslında. Minho'nun buna sadece bir iş gezisi gözüyle bakıp bakmadığını merak ediyordu.

"Seninle olduğum sürece adının ne olduğu umrumda değil"

Dönüp Jisung'a gülümsedi. Otomatik araba kullanmanın rahatlığıyla direksiyondaki ellerinden birini indirip Minho'nun elini tuttu Jisung. İki sevgili sırıtmadan duramıyordu. Birbirlerine ne kadar bağlı olduklarını onlardan daha iyi bilen kimse yoktu ama yine de diğerinin ağzından sevildiğini duymak hoşlarına gidiyordu.

Uzun bir yolculuğun ardından sonunda dağa ulaştıklarında arabadan indiler. Oldukça soğuk olan hava bir tokat gibi yüzlerine vururken hafiften korkmuştu Minho. Yükseklik korkusunu unuttuğu pek söylenemezdi.

Arka koltuktan kıyafetlerini alıp Jisung'a da verdi. Sıkıca giyinip inşaatı bitmek üzere olan yapıya yürüdüler.

İşçilerin başındaki adamla karşılaşınca onun yanına gittiler. İkiliyi görünce işçilerle ilgilenmeyi bırakıp hemen yanlarına gelmişti adam.

Past // MinSung (DG) Where stories live. Discover now