16. Bölüm : Tehlike Kokan Mesajlar

3.7K 164 9
                                    

Multimedya: Deniz

Ertesi Sabah 

Sabah bir baş ağrısıyla uyandım. Allah'ım bu ne biçim bir ağrı? Sanki başım ortadan çatlayacakmış gibi hissediyordum. Hemen duş almalıydım.

Yaklaşık yarım saat kadar banyoda kaldıktan sonra dışarı attım kendimi. Hemen üstümü giyindim. Sonrasında saçımın suyunu ilk başta havluyla aldım. Sonra taradım saçımı. Saç kurutma makinesiyle kurutmaya üşenip açık bıraktım saçlarımı.

Hemen kahvaltı yapıp ağrı kesici içmeliydim. Mutfağa indim koşar adımlarla. Uzun zamandır şöyle güzel bir kahvaltı yapmıyordum. Bu sabah kahvaltının tadını çıkaracaktım.

Hemen çaydanlığın altına su koydum. Sonra dolaptan iki tane yumurta alıp bir cezveye su doldurdum. Yumurtaları içine koyup ocağa koydum. Yumurtalarımız haşlansın bende o sırada sofrayı kurayım.

Dolaptan bir  dometes ve bir tane de salatalık çıkartıp güzelce yıkadım. Salatalığın kabuklarını soyup düz bir tabağın yarısına gelecek kadar doğradım. Kalan yarısına da domatesi doğradım. Azıcık yağ koyup tuz ekledim. Ve sofraya koydum. Tekrar dolaba dönüp peynir çıkarttım. Ve yukarıdaki raflardan kahvaltı tabağı çıkartıp kesdiğim peynir dilimini tabağa koydum. Peynir tabağını sofraya yerleştirip kutuyu tekrar dolaba koydum. Zeytin sevmediğim için zeytin koymadım. Helva ve diğer kahvaltılıkları koyarken ocaktan gelen şu taşma sesiyle hemen oraya koştum. Çaydanlığın üst kısmına çay koyup kaynamış suyu üst kısma aktardım. Çaydanlığın alt kısmına tekrar su koyduktan sonra ocağa koydum. Çatal ve bıçağımı  sofraya koydum ve ocakta kaynamakta olan yumurtalarıma döndüm. Ocaktan alıp hemen suyunu boşalttım. Ardından elim yansa bile yumurtaları soymaya başladım.

Uzun çabalarımın ardından yumurtaları soyabilmiştim. Yumurtaları da sofraya koyup kendime çay doldurmaya gittim. Çayımı da alıp artık güzel bir kahvaltı yapmanın vakti geldi.

***

Kahvaltıdan sonra mutfağı toplayıp odama çıktım. Odamı toplamaya önce çantamı yerden kaldırmakla başladım. Çantamdan bir not düşünce kaşlarımı çattım. Tabi ya! İçimden notu tekrar okudum.

Her şey düzeldi sanıyorsun. Ama bilmiyorsun ki her şey daha yeni başlıyor. Arkadaşlarınla eğlenmeye çıkıyorsun, kendini güvende sanıyorsun ama bilmiyorsun ki bela tam dibinde. Bu bir tehlike kokusu.. eğer ciddiye alırsan her şeyin çok erken farkına varırsın. Ama ciddiye almazsan geçmiş olsun. Bu bela hayatını mahvedecek kara bulut...

Allah'ım çıldıracağım. Kim? Kim olabilir? Kara Bulut dediğine göre benim her şeyimi bilen birisi. Ama kim?

O sırada kapı çalınca telaşla merdivenlerden inip kapıyı açtım. Açıkçası karşımda bu saatte Kumsal'ı görmeyi planlamıyordum.

" Hoşgeldin kumsal. Gel. " diyerek içeriye aldım. " Hoşbulduk kanka. " diyerek oturma odasına geçti. Bende peşinden gittiğimde ne olduğunu anlamadan direk konuya girdi.

" Deniz sana bir şey diyecem ama kimseye söyleme tamam mı? " diye sorunca kaşlarımı çattım. " Tamam söyle. " dedim. Bir anlık tereddütle bakıp eline telefonunu aldı ve bir kaç dakika sonra bana verdi.

Telefon ekranına baktığımda mesajları açmıştı. Kim olduğunu bilmediğimiz birinden gelen mesajlardı bunlar.

Gönderen: ölüm bataklığı
Bakıyorum da Tolga ile barışmışsınız. Senin adına sevindim.

Gönderen: ölüm bataklığı
Işıkların kapalı. Erken mi yattın?

Gibisinden bir kaç tane daha mesaj vardı. En sondaki mesaj her şeyi açıkladı.

Gönderen: ölüm bataklığı
Bak beni ciddiye almıyorsun ama Deniz'inde seninde hatta sizin gruptaki bütün herkesin başına çok kötü şeyler gelecek haberin olsun.

İşte her şey buraya kadardı. Ben mesajı okuduğumda Kumsal hemen lafa girdi. " İlk başta gerçekten ciddiye almıyordum ama bu son mesaj beni gerçekten çok korkuttu Deniz. "

Kumsal'a " Bekle. " diyerek onu oturma odasında bıraktım. Odama gidip hemen notu kaptığım gibi aşağıya indim. Ve notu kumsal'a verdim.

Okuyunca kaşları çatıldı ve bana döndü. " Bu... Deniz... " şoktan kelimeleri bir araya getiremiyordu. Onun yerine ben konuştum.

" Bak kumsal. Çok büyük bir belanın içine girdik belki de bilmiyorum ama bundan kimsenin haberi olmamalı. Tolganın bile. Tamam mı? " dediğimde kafa salladı.

O sırada kapı çaldı ve eş zamanlı telefonuma mesaj geldi. Birkaç saniye kumsal'a baktıktan sonra gidip kapıyı açtım. Kimse yok ve yerde bir kutu vardı. Hemen alıp içeriye girdim. Kumsal bana sorar gözlerle bakıyordu. Elimdeki kutuyu görünce kaşlarını çattı. Hemen yanına oturdum.

Kutuyu açtığımda içinde fotoğraflar vardı. Benim ve bizim grubun olduğu fotoğraflar... Ama üstlerinde kırmızı boya vardı. Özellikle benim resimlerimin üstünde...

Derin bir nefes alıp telefonumu elime aldım. Bir mesaj gelmişti.

Gönderen: ölüm bataklığı
Kargom ulaşmıştır umarım. Artık beni ciddiye alırsınız.

Başka hiç bir şey yazmıyordu.

Kim olabilirdi bu? Beni iyi tanıyan ve hatta bizi çok iyi tanıyan biri olduğu belliydi. Ama kimdi bu? Aklıma bir kaç isim geliyor ama... Sercan olabir mi? Sercan Işık...

Bu kişi kim bilmiyorum ama canımızı çok fena yakacak gibi. Eğer her şeyin erken farkına varıp engel olmazsak canımız çok yanacaktı. Ve bu mesajlar tehlike kokuyordu. Buram buram tehlike... İşte sonunda geldi tehlike kokan mesajlar.

Belki bu bataklığa teker teker düşecektik. Belki de hep beraber düşecektik. Ama düşecektik. Canımız yanacaktı. Ve her şekilde yanacak. Bu kimse belki de bizi bitirecekti...

***

Yeni bölümden merhabalar. Bir süpriz yapayım dedim sizlere. Heyecanlı ve oldukça karmaşık bir maceraya başlıyoruz. Duyguların çok yoğun olduğu bir macera. Kendinizi hazırlayın.

OKULUN ARIZA KIZI 1Onde histórias criam vida. Descubra agora