3.Bölüm.

13.1K 542 34
                                    

Kafasını sallayarak "Evet ya, Cihan." dedi alınmışçasına.

Kaşlarım havalanınca ellerimi göğsümde bağladım "Seni hatırlamam gerektiğini düşünmüyorum." dedim şaşkınca.

Onunla birlikte arkadaş olmamıştık ki, hatta onu görünce öldürmek bile istiyordum ben. Hatıralarımda sürekli birileri tarafından dövülerek bulduğum şekilde kalmıştı.

Eskiden çok ama çok cılız, kısa boylu ve korkak çocuk olarak tanınırdı Cihan. E ben de bir b*k değildim ama cılız olup herkes tarafından dövülmektense şişko olup dövmeyi tercih ederim. Şimdi büyüyünce adama benzemişti. Boyu da uzanmıştı herifin. E karakteri hâlâ değişmemiş. Ortaokulda da sakız gibi yapışmıştı bana. Nereye gitsem karşıma çıkıyordu.

Bir keresinde o kadar öfkelenmiştim ki, saçını yolmuştum üstüne üstelik tükürmüştüm deve gibi suratına. Az dövmemiştim ben bunu. Bula bula burada bile buldu beni. Şimdi hatırlamıştım da şişko olduğum için bana hep "Tombik!" derdi. Tabii ki, bu lafı da beni gına getirmişti.

"Yahu, beni nasıl unutursun? O kadar yaşanmışlığımız var." dedi sırıtarak.

Göz devirip "Uğraştırma beni kendinle." deyip umursamazca spor odasına ilerledim.

"Tombik, yine görüşelim. Tombik?" diye ardımdan bağırınca gözlerimi sımsıkı kapatıp kulaklarımı tuttum.

Sorun şu ki, bu serserinin yanında da az rezil olmamıştım ben.

Bir keresinde bunu okul çocukları çok dövmüştü. Ben bunu bulduğumda bayılmıştı. E malum ortalıkta kimse olmadığından ben bunu kucağıma alıp taşımıştım sonuçta boyu da yoktu ki bunun. Ufak mufak bir şeydi. E bu kendine gelince bunu taşıdığını görmüştü. Tabii, o telaşla ben bunun uyanık olduğunu fark etmemiştim. İnsanlık yapalım dedik, ne bileyim bu hödüğe yaramadığını.

Spor odasına geçince ceketimi çıkardım boks eldivenini ellerime taktıktan sonra iki elimi de birbirine vurdum. Sağlam bir kum torbası seçip önce küçük yumruklar attım. Yavaş yavaş yumruklarımı hızlandırdım. İki yukarı iki aşağı vurduktan sonra dizimi kaldırıp vuruyordum. Kum torbası hızla sallanınca sabitleyip tekrar yapıyordum.

Bu beni rahatlatıyordu. Evet, boks beni çok rahatlatıyordu. Bu spor dalından tutunduğum için mutluydum. Çünkü daha öfkemi dışarı vuramadığım zamanlar bu kum torbasına gelişigüzel yumruklar atarak kusuyordum geçirdiğim her duygu kırıntısını. Beni ağlatan her surata geçiriyormuş gibi vuruyordum yumruklarımı. Gözümden akan her yaşın hesabını soruyormuş gibi geliyordu bana. En çok eski bana vuruyordum yumruklarımı, hep hâlinden memnun gibi yaşayan, gülerek kendi ile dalga geçen ama içinde hep domuza, ayıya, ineğe ve adını sayamayacağım bir sürü şişko hayvana benzetildiği için kendini öldürmek isteyen o âciz kıza vuruyordum. Kendine kötülük yapan o acınası insana.

Bunca zaman bekledi ve sırf reddedilirken mi düşündü güzel olması gerektiğini?

Bir piç yüzünden mi fark etmesi gerekiyordu?

Kendine değer verdiği için, sırf aynada kendiyle gurur duymak için değişemez miydi?

Onca laf ona yetmemişti de bir pisliğin lafı mı dokunmuştu ona?

Onca insan onu gömerken, kullanırken, dalga geçerken şimdiki cesaretine ne olmuştu?

Şimdi güzeldi kendine inanıyordu. Peki, o zaman neden şimdi olduğu gibi değildi?

Çünkü kendinden tiksiniyordu, utanıyordu! Ama değişmeye de çalışmamıştı.

Birazcık diye düşündüm, biracık çaba harcasaydım belki devamı gelirdi. Yapmamıştım işte. Kendimi sadece değerden düşürmüştüm.

Tombik!Where stories live. Discover now