18.Bölüm.

5.5K 334 40
                                    

El ayaklarımı esnettikten sonra ileri geri, yanlara adımlar atmaya başladım. Bunu pozisyon değişerek yapıyordum. Karşımdaki kıza odaklandım. İyi bir hamle yapmak için rakibimi iyi gözlemlemem gerekti.

Beklediğim gibi ilk hamleyi o yapmıştı bana yumruk savurmaya başladı tam yüzümü nişan almıştı ama gard pozisyonunda olduğum için pek etkilenmiyordum tekme savuracağını gördüğüm için engelledim bu sırada çeneme yumruk yemiştim. Hafif dengemi kaybedince bu fırsatı kullanarak art arda yumruklarını sıraladı. Beni köşeye sıkıştırmıştı. Gücümü toplayıp ağır bir tekme ile onu kendimden uzaklaştırdım sendelenmesini fırsat bilip uçan tekme kullanarak onu daha fazla ittim köşeye. Gard pozisyonu aldım ve yumruklarımı art arda vurduktan sonra geri çekilerek yine gard pozisyonu aldım.

Uzunca birbirimizle kapıştıktan sonra sıkılmıştım. 2.rauntta ilk hamleyi ona fırsat vermeden saldıran taraf ben olmuştum. Bu onu beklemedik yakalamama yardım etmişti. Böylece kolunu tutarak dirsekten bükerek tam bir yumruk savurmuştum ve bununla fena hâlde onu sallamıştım. Kroşe tekniğine dayalı vuruş yapmıştım. Savunur sanmıştım ama savunmayı akıl etmemişti.

Nakavt olduğunu düşünerek kendi köşeme geçeceğim an ayağa kalktığını gördüm. Hakem başlamamızı işaret edince kaşlarımı çattım. Gerçekten kalkman hiç iyi olmadı senin için, Meltem Hanım.

Dirsek atarak başladım yumruklarımı sıralamaya kıza. Köşeye sıkıştığından gard pozisyonuna geçmişti, savunma kullanıyordu. Üst üste yumruklarımı dizdiğimde gard pozisyonunu kırdığım birkaç saniyede aparkat tekniğini yaptım. Belli bir açıyla kolunu dirseğinden büktüm dik bir şekilde hedefe yukarı doğru atış yaptım. Başını hedef alabildiğim için kızı kolaylıkla devirmiştim. Sanırım daha fazla ayakta duramadığı için yerle bir olmuştu.

Hakim saymaya başladığında gözlerimi kısarak bekledim "5, 6, 7, 8, 9 VE NAKAVT!" deyince Melek Hoca koşarak yorgun bedenime sarıldı. Yerinde zıplarken herkes alkışlar eşliğinde bize tebrikler yağdırıyordu. Annem ve babam yaklaşıp sarıldığında onlara sarıldım gülümseyerek. Gözlerim Cihan'ı arasada bulamamıştı. Utku karşımda elini uzattığında ona baktım duygusuzca.

"Tebrikler, partner." dedi gözlerindeki ışıkla.

Soluk bir tebessümle "Teşekkür ederim." deyip kısa bir süre elini sıkıp geri çekildim.

Onunla o günkü konuşmadan sonra birbirimizden uzak duruyorduk. Sanırım Akad ve Anıl'a bizimle ilgili bir şey söylememişti. Zaten ben de kızlarla bu konuda konuşma yapmamıştım.

Gözlerimi tekrar insanlar arasında gezdirdiğimde çıkışa giden birini fark ettim. Yandan gördüğüm profili ile onun Cihan olduğunu söyleyebilirdim. Çıkışa doğru yürümeye çalışsam da, karşımda olan insan topluluğu buna izin vermemişti. Üzgün suratla çıkışa baktım.

O gün, Utku ile konuşmam olan gün Cihan'ı unutmuştum. O hâlde onun yanına gitmeyi akıl edememiştim maalesef. Zaten kafam karman çoman olmuşken bir sürü bilgi üst üste gelirken ne bekliyordum ki? Bu yüzden Cihan benimle konuşmuyordu. Bir gün gidemedim diye bu kadar trip ataması da çocukça gelmişti bana. Biz arkadaştık niçin büyütüyordu ki olayı? Melek Hoca havlunu omuzuma atınca Alişan Hoca da gururla omuzuma vurup "İyi iş çıkardın, Esin. Aferin." dedi. Gülümseyerek kafa salladım. Melek Hocayla birlikte soyunma odasına yürürken hâlâ Cihan'ın neden beni tebrik etmediğini anlamıyordum. İlk o tebrik eder sanıyordum hâlbuki.

----------

"Kesinlikle mutluluktan ağlardım ama makyajıma servet yatırdım, kanka. Şansına küs, ağlayamam." diye bana sarılmıştı sevinçle Güneş.

Tombik!Where stories live. Discover now