8.Bölüm.

8.2K 407 133
                                    

Ölmezdi.

Benim babam ölemezdi.

Sonsuzluğa açılan sonlu kapı henüz onu bulmamalıydı. Ben bunu kabul edemezdim. Yaşayamazdım.

Kafasını sallayarak bana sarılıp "Başardı, kızım. Baban başardı." dedi ağlayarak.

Derin bir nefes alırken gözümden düşen yaşlara engel olamadım. Anneme sımsıkı sarıldım.

"Offf, Halime teyze. Ödümüzü kopardın ya." dedi hafif sinirle Alkım.

"Çok şükür bak, kurtuldu Ahmet amca." dedi Melisa gülerek.

"Ben güveniyordum zaten Ahmet amcaya." dedi sırıtarak Güneş ben ayrılırken annemden.

"Kızlar ya," deyip üçüne de sarıldım. Çok mutluydum. Babam sağlıklı bir şekilde çıkmıştı ameliyattan.

Onlardan ayrılınca Cihan'a sarılmıştım. Bana bayağı destek olmuştu. Tabii ki, bunu unutmayacaktım. Bugün yanımda olarak gerçekten arkadaş olmak istediğini bana kanıtlamıştı. İyi başlamamış olabiliriz ama iyi arkadaş olacaktık. Bunu hissediyorum.

Ondan ayrılınca "Biliyordum ben zaten sağ salim çıkacağını." dedi kendine emin bir şekilde.

"Nereden biliyordun?" dedim gülümseyerek.

"Ben her şeyi bilirim." dedi gururla.

"Allah'a şirk koşma lan." dedi Utku Cihan'a parmak sallayarak. "Fena olur."

Gülümseyerek onlara baktım. Utku yanıma gelip elini sırtıma koyarak sıvazladı. Kaşlarını kaldırıp "Gördün mü? Her şey geçiyor. Şimdi şükran duyuyor musun?"

Sorusuna karşılık büyük bir tebessüm ettim. Kafamı salladım. O da aynı şekilde bana tebessüm etmişti. Utku değişmişti. Ya da ben öyle sanıyorum. Öyle sanmak istiyorum. Geçmişte söylediği ile yaptığı birbirinden farklıydı. Ama şimdi yanımdaydı. Ben olduğumu bilmese bile yanımda olmuştu. Güzelim diye olduğunu sanmıyorum. Çünkü onun karşısında benden kat be kat güzel kızlar vardı. İlk başta Melisa'ya yahut Güneş'e yürümediyse demek ki, güzelliği o kadar da fazla önemsemiyordu. Belki de, ben ona hayrandım. Bu yüzden ona toz konduramıyordum. Bunu daha sonra düşünmeliydim. Şimdi ise onun bana ne kadar samimi olduğunu öğrenmem gerekiyordu.

----------

"Ah, sonunda geldiler!" diye çığlık atarak söyleyen Güneş'e "Tam anlamıyla gözün aydın, Güneş." dedim göz devirerek.

Alkım ve Alper 1 yıllık ilişkilerini kutlamak için parti veriyordular. Evet, tahmin ettiğiniz üzere bu fikir zengin bebe Alper'in fikriydi. Ben sadece Alkım için buradaydım. Zaten en fazla Alper'in arkadaşları gelmişti. Tabii bizim okuldan da çocuklar vardı. Çünkü tuttukları yer çok büyük bir restorandı. Şımarık çocuk en pahalı yeri seçmişti her zamanki gibi. Bu yüzden Alkım bizim kulüpten, Güneş ve Melisa'ın sınıflarından da çocuklar davet etmişti. Güneş bu partiye Sinan'ı davet edince o da kabul etmişti. Anlaşılan Sinan, Uraz ve Cihan'ı da kendi ile getirmişti. Cihan sırıtarak bana yaklaşıp bizim masada benim yanıma kuruldu. "Tombik? Beni çağırmamışsın kırıldım bak." dedi alıngan bir şekilde.

"Gerçekten mi? O zaman hedefime ulaştım desene." dedim göz kırparak.

"Bak yine gıcık karakterine bürünmüşsün." dedi suratını asarak.

Tek kaşımı kaldırıp "Ne o beğenmedin mi?" sordum.

Gülümseyerek "Hayır, her türlü beğeniyorum. Yaptığın her şey çok güzel. Ben seni seveyim diye doğdun değil mi?" dedi şirince. Asılıyor yine pislik.

Tombik!Where stories live. Discover now