11.Bölüm.

7.3K 344 69
                                    

Gözlerimi kapatarak elimi bıraktığımda birinin hızla zıplayarak beni kendine çektiğini hissettim. Bedenimin sert bir bedene toslamasıyla birinin üzerine düştüğümü anladım.

Korku ve şaşkınlığın karıştığı duygularla göz kapaklarımı zorlukla açtım. Kafamı kaldırdığımda yüzünü buruşturarak bana bakan Cihan'la karşılaştım. Beni kurtaran kişi Cihan mıydı?

Yutkunarak gözlerimi bir süre gözlerine diktim. Kollarını bana sardığı için kalkamıyordum da.

Kaşlarım havalanınca üzerinden kalkmak için harekette bulundum. Yanlışlıkla ayağına dokunmamla ağzından küçük bir inilti koptu. Canını yakmış olduğumu fark edince acıyla yüzümü buruşturdum. Empati kurmuştum ve sanki benim canım yanmış gibi hissetmiştim.

Dikkat ederek ayağa kalktığımda o da doğrulmuştu çocuklar başımıza toplanırken Cihan "İyi misin, Tombik?" dedi ellerimi ve bedenimi endişe ile kontrol ederek.

Dudaklarım aralanırken kafamı salladım hızla.

Yüzünde rahatladığını görünce "Sen," yutkunup "Peki, sen iyi misin?" diye sordum endişe ile.

Gülümseyerek kafasını sallamıştı. Ama nedense değil gibiydi. Sadece beni endişelendirmek istemiyordu. Bunu hissediyorum.

"Oğlum, ayağın lan!" diye endişe ile bağırdı Uraz.

Ben de korkuyla Cihan'ın kanayan ayağına bakmıştım. Cihan benim için mi yaralanmıştı?

----------

"Oğlum, hayatını hiç mi umursamıyorsun sen? Maça çok az bir süre kalmışken bir sakatlanman eksikti. Ne b*k yiyeceksin rezil herif?!" diye gürledi revir odasında olan Cihan'ın antrenörü.

Ben, Uraz, Sinan ve Cihan'ın birkaç arkadaşı dışarda bekliyorduk. Antrenörü Cihan'ın üzerine fazla bağırdığından sesleri geliyordu.

Ellerimi kafamın arasına alırken dudaklarımı kemirmeye başladım. Ya ben ne sorun açmıştım Cihan'ın başına. Bana göre kaçırabileceği bir önemli maçı vardı. Ben hiçbir şey yapamıyordum. Allah kahretsin.

Uraz karşımda durunca bakışlarımı ona çevirdim ve oturduğum yerden kalkarak 'Ne oldu?' diye kafamı salladım merakla.

"Biraz konuşabilir miyiz, Esin?" diye sorunca kafamı salladım hızla. Arkadaşlarından biraz uzaklaşıp çıkış merdivenlerinin yanına kadar yürüdükten sonra durdu. Ben de takip ettiğimden karşısına geçerek söylemek istediği şeye odaklandım.

"Bu biraz şey gibi olacak ama söylemek zorundayım, Esin. Cihan'dan uzak durur musun?"

"Ne?" diyerek hayretle yüzüne baktım. Ne söylemek istemişti anlamıyordum.

"Bak," deyip gergin bir şekilde bakışlarını çevrede gezdirdi. Tekrar gözleri benimkini bulunca "Cihan'ın zaafı var. Bunu ben de bir süre önce fark etmeye başladım. Daha doğrusu sen bu okula geldikten sonra. O zaafın da sen olduğunu düşünüyorum. Senin yüzden Cihan sürekli azar işitiyor. Maçları aksatıyor, yeterli performans göstermiyor. En iyisi oydu hep, ama şimdi hocalar bile onun Futbol Takım Kaptanı olabileceğine şüpheliler. Böyle giderse kaptanlıktan çıkar. O benim arkadaşım ve bu yüzden endişe duyuyorum. Aslında arkadaşları olarak hepimiz duyuyoruz. Sana duyguları olduğundan fazla kendini kontrol edemiyor. Bugün bacağı biraz daha ağır bir yara almış olsaydı futbol hayatına veda etmeli olacaktı. Farkındasın değil mi? Senin ona onun sana hissettiği gibi duygu beslemediğin ortada. O senin için bugün bacağından yarın da kendinden vazgeçecek. Hatta geçiyor bile. Gerçekten görmüyor musun yoksa görmek mi istemiyorsun?" dedi sona doğru çatallaşan ses tonuyla.

Tombik!Where stories live. Discover now